LightReader

Chapter 3 - Bölüm 3

Burak yutkundu. Hemen yanındaki İbo ise korkudan hareketsiz kalmıştı. Hilkat garibesi bir bacağını kaldırdı ve tokat atar gibi savurdu İbo'ya. Çarpışmanın etkisiyle havayı toz kaplamıştı. Tozların arasından geriye fırlayan genç, bir ağaca toslayarak durabildi. Tek bir silüet kalmıştı örümceğin önünde. Yaratık saldırmak için bir diğer bacağını kaldırdı. Sivri ucunu saplayacakken, bir çatlama sesiyle durdu havada. Saldırıyı bloklamıştı genç. Toz dağıldıkça gerçek ortaya çıktı. Yayını çift eliyle kavramış, bir kılıç tutar gibi savunmuştu kendisini İbo. Burak ise çarptığı ağacın dibinde yatıyordu. Hareketsizdi. Yaratığın ilk saldırısında korkudan hareket edemeyen arkadaşını fark edip önüne geçmiş, canı pahasına korumuştu onu. Bu esnada İbo'nun üstüne bastırıyordu örümcek. Ve bir anda yükü hafifledi. Yaratığın bacağı havaya fırladı. Kayra sımsıkı tuttuğu kılıcıyla yetişmiş, tek hamleyle örümceği bacağından etmişti. İbo hemen kalktı yerinden. Yaratık bir adım gerilese dahi henüz ölmüş değildi. İkili gardlarını aldıkları anda kıpırtılar işittiler. Bir diğer işlerini bitirdikleri Goblin yerde çırpınmaya başlamıştı. O da dönüşmek üzereydi. Vücudunu yarıp geçen eklem-bacakların yere basmasıyla havaya yükseldi, bütün uzuvları birbirinden ayrıldı. İkiye iki kalmışlardı şimdi. İbo geriye sıçradı, mesafesini açtı. Sırtından aldığı yayı hazırlarken iki dev eklem bacaklı yaklaşıyordu Kayra'ya.

"İkisini tutamam, bir şeyler yap!" diye bağırdı Kayra, geriye çekilen dostuna.

"Biraz dayan!" dedi İbo. İpe bir ok dayamış, gerdiriyordu. Kayra önce saldırmayı denedi. Yaralı örümceğe atıldı ve savurdu kılıcını. Örümcek bir anda bacağını kaldırdı. Saldırısı boşa çıkmıştı. Ancak Kayra durmadı. Birbiri ardına salladı kıvrımlı kılıcını. Geriye çekilen örümceğin bacaklarında kesikler açıyordu. Bir kedinin tıslaması gibi inledi yaratık.

"Kayra, öbürüne!" diye haykırdı İbo. Tam bu esnada Kayra'nın kulağının dibinden bir ok geçti. Bir sineğin vızıldaması gibi yankılanan sesle yaralı örümceğin alnının ortasına saplandı ok. İbo isabetli bir atış yapmıştı. Ancak bir diğer atış yapacak vakti yoktu. Öbür yaratık yaklaşıyordu. Kayra'nın mecali kalmamıştı artık. Titreyen elleri arasında kılıcının kabzasını zor tutuyordu.

"İbo! Hızlı ol!" diye yardım istedi. Tek yapabildiği buydu.

Yeni sınıf gücü açıldı: Mutasyon

Yer sallanıyordu. Gitgide artan titreşimlerle ağaçlar titredi. Yaratıklar bile yerinden oynadı. Adım sesleriydi bunlar, biri koşuyordu. Ayağını her yere bastığında dallar kopup kırılıyor, yerdeki yapraklar havaya sıçrıyordu. Her adımında metrelerce ileriye zıplıyordu dev adam. Kolları ve bacakları uzamış, kıllanmıştı. Yanaklarında bir maymununkini andıran uzun ve gür sakallar çıkmıştı. Son bir zıplayış yapıp çıplak elle saldırdı örümceğe. Kıllı elleriyle yaratığın bacaklarını tuttu, güreşir gibi ittirdi.

"Burak!?" diye şaşkınlıkla çığırdı ikili. Bu gerçekten de Burak'tı. Aldığı yaraya rağmen sınıf gücünü açmış, mutant bir maymun suretine bürünmüştü. Örümceği ittire ittire bir kütüğe dayadı. Eklem bacaklı bir diğer bacağını saplamıştı Burak'ın beline. Yine de durmadı.

"O halleder onu, diğerine!" diye bağırdı İbo arkadan. Alnına ok yiyen örümcek hâlâ ölmemişti. İbo ve Kayra aynı anda saldırdı. Bu sefer ikisi de korkusuzdu. İbo yayını gerdi, Kayra da kılıcını salladı.

"Çekil!" diye bağırdı İbo, ok yaydan çıkarken. Yaratığın tam önüne geçen Kayra, okun ilerlediği hizada duruyordu. Kayra çekilemedi. Ok büyük bir hızla çarptı Kayra'nın sırtına. Ancak hasar almamıştı. Sanki Kayra ağır bir zırh giyiyormuş gibi sekti ve kırıldı ok.

Grup oyuncuları arasında dost ateşi devre dışı.

Gelen bildirimle birlikte durumu kavradılar. Aynı grupta bulundukları için birbirlerine zarar veremiyorlardı. Oyunun bir kuralıydı. Fakat tamamen zararsız atlattıkları anlamına gelmiyordu bu. İbo yine yayını gerdirdi. Nişan almaya çalışıyordu ama Kayra önündeydi. Ağır ağır gelen yaralı yaratık, ön bacaklarını kaldırdı. Kayra'nın üstüne atlayacaktı. Tam bu esnada bir bağrış işitti Kayra. Arkadaşı Burak, yaratığı yumruklarken bir goril gibi kükrüyordu. Dostunu duyunca gaza geldi Kayra. Kılıcını tüm gücüyle kavradı, ve tıpkı vahşi bir hayvan gibi kükredi.

Yeni sınıf gücü açıldı: Elektrik

Kayra'nın kılıcı cızırdıyor, sarı kıvılcımlar saçıyordu etrafa. Bir çınlama yankılandı tüm ormanda, ve örümceğin bacakları havaya fırladı. Hepsi tek bir hamleyle kesilmişti. Kesikler kusursuzdu. Yaratık olduğu yere çöktü, ve oracıkta öldü. Kayra'nın elektriklenmiş kılıcı yavaşça sessizleşti, ardından da duruldu. İbo ağzı açık izliyordu olanları. Hemen ağaçların hışırdadığı yöne döndü. Yayını doğrultmasıyla indirmesi bir oldu. Yaklaşan Burak'tı. Üstü başı kan olmuş, bir elinde de örümceğin cansız kafasını tutuyordu. Yavaş yavaş küçülüyordu bedeni.

Seviye yükseldi!

Seviye yükseldi!

Seviye yükseldi!

Arayüz ekranlarına çoklu seviye atlama bildirimleri geldi.

"Elektrik mi geldi sana?" dedi Burak. Daha yeni ölüm-kalım savaşından çıkmış birine göre fazla rahattı.

"Sana da maymun gelmiş." dedi Kayra. Kılıcını kınına sokmuştu. Elleri dizlerinde, yere eğilmiş soluklanıyordu.

"Maymun değil la, Mutasyon. Ben zaten maymundum." diyerek eliyle üstünü süpürdü Burak. Vücuduna küçük dal parçaları batmış, öldürdüğü yaratığın kanıyla kendi kanı karışmıştı.

"Benim gücüm niye açılmadı ki?.." diye mızmızlandı İbo. Yaratıklara yaklaştı. Bu sefer gerçekten öldüklerinden emin olmak için… Örümceklerin cesetleri yavaşça parçalanıyor, uçuşan parçacıklar havaya karışıyordu. Kaybolan cesetler ardlarında parıldayan topçuklar bıraktı. Tıpkı bir mıknatısla çekilir gibi İbo'ya doğru akın etti bu topçuklar.

Yeni eşya elde edildi: Kaos Jetonu (40)

"Kaos Jetonu bu! Demek buranın temel para birimi buymuş. Leichste'nin söylediğinden." dedi İbo. Ancak dikkatini başka bir şey çekmişti. Bütün Kaos Jetonları'nı toplamasına rağmen bir şey parıldamaya devam ediyordu. Bir kask simgesiydi bu.

Yeni eşya elde edildi: Kaos Ekipmanı

[Kaos Ekipmanları hasar göremez, çalınamaz veya yok edilemezdir]

Kafalık - Boynuzlu Kask (Seviye: 6)

Detayları görüntüle

"Kaos ekipmanı buldum lan, boynuzlu bi' kafalık bu!" diye sevindi İbo. Yerdeki kask simgesi yok olmuş, eşya kendi envanterine aktarılmıştı. Anikaos Rehberi'ni açtığı envanter sayfasının aynısıydı bu. Düşünceleriyle eşyanın üstüne tıkladı ve karşısında bir bildirim çıktı.

Bu ekipmanı kuşanmak istediğine emin misin? Bir Kaos Ekipmanı kuşanmak, onu takas edilemez yapar.

"Takas edilemez mi yapar?.." diye sorguladı İbo.

"Bana ver." dedi Burak. "Boynuzlu kask sizin bir işinize yaramaz. Düşürdüğümüz eşyaları ve ganimetleri en iyi şekilde paylaşmamız lazım."

İbo başıyla doğruladı onu. Envanter ekranından Kaos Ekipmanı'nın üzerine geldi, Takas seçeneğini gördü. Yeni bir ekran açılmıştı şimdi ikilinin önünde. Bu arayüz sayesinde takas edilebilir eşyaları birbirlerine aktarabileceklerdi. Takas gerçekleşti, Burak ekipmanı kuşandı. Kafasında gerçekten de boynuzlu bir kask takılıydı. Bu onun hayvansal güçleriyle uyumluydu aslında.

"Bir saniye… Öldürdüğümüz canavarlar bu örümceklere dönüşüyordu değil mi?" diye sordu Kayra. Yüzünde gergin bir ifade vardı. Tek bir cümlesiyle ortamın havasını değiştirmişti.

"Evet?.. N'olmuş öyleyse?" diye şüpheyle yanıtladı İbo. Burak'ın gözleri fal taşı gibi açıldı bir anda. Sağına-soluna baktı.

"Üç Goblin öldürmüştük. Ama sadece iki örümcek geldi!.."

O anda beliriverdi yaratık. Sivri bacaklarını Kayra'ya doğrultmuştu. Önceki iki örümcekten de büyüktü bu. Kayra kınına uzandı. Ancak kılıcını çekecek vakti bile yoktu. Yaratığın avı olmak üzereydi. Öldürücü bir hamle için bacaklarını kaldırdı yaratık, ve durdu. Yüksek sesle çatırdadı bir anda. Göz açıp kapayıncaya kadar ölmüştü. Güdümlü ok gibi fırlatılan bir mızrak, yaratığın iç organlarını dışarıya çıkarmıştı. Mızrağın ucundaki kor ateş, örümceğin etini pişiriyordu adeta. Mızrağın fırlatıldığı yönden esmer bir kadın yaklaşıyordu. Üstündeki kızıl kaftan, esmer tenini sıkıyordu.

"Ben de olmasam ölmüştünüz he." diyerek alevler içindeki mızrağının sapını tuttu, ve çekti çıkardı örümceğin içinden. Yaratık parçalanarak havaya karıştı. Üçlü temkinliydi. Başka oyuncuların onlara saldırabileceklerini biliyorlardı ve şu anda pek karşı koyabilecek güçte değillerdi.

"Ne öyle bakıyorsunuz? İstesem sizi de öldürmüştüm!" diye bağırdı kadın. Doğrusu, sesinde kötülük yoktu. Yüksek bir tonda konuşuyordu sadece. "Eee, teşekkür yok mu?"

"Teşekkür ederiz." dedi Kayra, ortam daha fazla gerilmeden.

"Rica ederim, bir şey değil. Ya da, bir şey." dedi kadın. "Diyar Efendisi'ni kesmek istiyorum. Ama tek yapamam. Bana yardımcı olursanız ganimetin yarısını ben alırım, kalan yarısını da kendi içinizde paylaşırsınız. Ne dersiniz?"

"Bana uyar." dedi Burak.

"Gidelim o zaman. Ama önce beni takip edin, aşağıya inelim. Diyar Efendisi'nin dolaştığı yere yakın bir NPC yerleşimi var. Oraya gideceğiz."

"Oyun değil mi bu, niye canımız yenilenmiyo'?.."

***

Dörtlü ilerlemiş, ormanı aşmışlardı. Takip ettikleri patika onları bir düzlüğe çıkarmıştı. İleride ise bir köy vardı. NPC yerleşimiydi burası.

"Kaos istiyorum." diyerek sessizliği bozdu İbo.

"Yeni çıktık kaosun içinden, bi' dur." dedi Kayra. 

"Öyle değil. Hepinizin sınıf güçleri açıldı, ben hariç. Kaos gücünü istiyorum." dedi İbo. Çayır çimende ilerliyorlardı. "Oyunun adı Anikaos Turnuvası, eşyaların adı kaos, mekânlar da kaos… Her şeyin kaos olduğu bir evrende Kaos gücünden iyisi yoktur."

"Alakası yok bence." dedi mızraklı kadın. "Anladığım kadarıyla, gücün kendisi değil de onu nasıl kullandığımız belirliyor her şeyi. Yaratıcı olmak lazım. He bir de yetenek puanlarını düzgün harcamak lazım tabii."

"Bilmiyorum artık. Ama Kaos gücünü istiyorum. O gücü bir şekilde alacağım. Bir şekilde…" dedi İbo. Köyün girişine gelmişlerdi bu sırada. Zırhlı gardiyanların arasından geçtiler ve içeriye girdiler.

"Dikkat edin, burası güvenli bölge değil. PvP açık yani. Ayrıca kimin oyuncu olup olmadığını da kolay kolay anlayamazsınız." diye uyardı kadın, arkasındaki üçlüyü. Farklı sokaklarda dolaştılar ve nihayet bir tavernanın içine girdiler. İçerisi epey kalabalıktı. Loş ışığın altında içkileri tokuşturuyor, sohbetler ediyorlardı. Dört kişilik bir masaya kondu ekip.

"Hanginizde Kaos Jetonu varsa gitsin, bir şeyler alsın şuradan." dedi kadın. İbo hemen kalkıp tavernacının yanına gitti.

"Pardon, yaraları iyileştirmek için neler satıyorsunuz?"

"Kaos Eşyası mı, değil mi?" diye sordu adam. Naif bir ses tonu vardı.

"Farkı ne oluyor?" diye sordu İbo.

"Bak şimdi…" dedi adam ve yere eğildi. Kalktığında bir elinde sargı bezi, diğer elinde ise üstünde parlayan bir 'artı işareti' taşıyan ışık topu tutuyordu. Sargı bezini kaldırarak konuştu. "Bu bildiğin bandaj. Yanında taşır, kullanırsın. Belki kaybeder veya çaldırırsın. Ağırlık yapar." dedi. Sonra ışık topunu kaldırdı. "Bu da Kaos Eşyası. Tek kullanımlık bir iyileştirme büyüsü gibi düşün. Kaybolmaz, çalınmaz. Sadece sen erişebilirsin. Ağırlık da yapmaz. Ayrıca daha etkilidir."

"Hmm." diye bir parmağını tezgâha vurdu İbo. Düşünürken ritim tutuyordu. "Peki fiyat farkları da var mı?" diye sordu tavernacıya.

"Var tabii. Bir Kaos Jetonu'na beş bandaj veririm. Can dolduran Kaos Eşyası normalde beş Kaos Jetonu. Ama, sana dörde ayarlarım." diye pazarlığını yaptı tavernacı.

"Tamam, Kaos Eşyası olsun. Dört tane." dedi İbo. Takas ekranı açıldı. İkisi de gerekli olanları yerleştirdiler ve ticaret gerçekleşti. "Ayrıca, en iyi içkinden gönder. O da dört tane."

"Hayhay." diyerek kafa salladı tavernacı. İbo da masasına geçti bu sırada. Hiç vakit kaybetmeden aldığı iyileştirme eşyalarını arkadaşlarıyla takasladı. Birlikte oturarak içkilerinin gelmesini beklediler.

"Ee, ne diye geldik bu meyhaneye?" diye sordu Burak. Bir yandan iyileştirme eşyasını kullanıyordu üzerinde. Yaraları yavaş yavaş da olsa kapanmaya başlamıştı.

"Diyar Efendisi'ni bekliyoruz. Bu Kaos Diyarı'nın 'bossu' yani. Yeniden doğma süresinin geçmesi gerekiyor. Yakında haberi gelir zaten, hemen kalkarız." diye yanıtladı kadın. Bir yandan eline krem sürmekle meşguldü.

"Burak, benim yetenek ağacımda inanılmaz şeyler var!" diye arayüz ekranında dolandı Kayra. İbo'nun yüzü düşmüştü. Bir an önce sınıf gücünü aktifleştirmek istiyordu.

"İçkileriniz geldi!" diye seslendi barmen. Elinde koca bir tepsiyle koşturuyordu. Masaya yaklaştığı anda ayağı takıldı ve tepsi elinden kaydı. İbo elini uzattı tepsiye, fakat tutamadı. Havaya fırlayan içkiler tek bir damla bile kalmayacak kadar dökülecekti. Tepsi düştü, tavernayı inletti. Bardaklar devrildi. Bir tanesi hemen yanlarında oturan birinin kafasına gülle gibi düşmüştü hatta. Ama ne masalar ıslaktı, ne de yer… Hepsi kupkuruydu. İbo'nun uzattığı elinin hizasında bütün içkiler birleşmiş, sıvı bir küre oluşturup havada asılı kalmıştı. İbo şaşkınlıkla bakıyordu kendi eserine. Ve bir bildirim…

Yeni sınıf gücü açıldı: Su

"Su mu!? Oyun gibi içine sıçayım!"

♢ KAOS DİYARI:

Kaod: 9tH02k8

A1) Düşman yaratıkların gücü: 3

A2) Düşman yaratıkların sayısı ve yoğunluğu: 3

B) Diyarın çevresel faktörleri: 2

C) Dostane NPC'lerin ve yerleşimlerin azlığı: 5

D) Diyarın boyutu: 4

S) Tanımlanamayan özellikler (her biri kaos puanını ikiye katlar): (1) Ölen yaratıklar, eklem bacaklıların gücüyle yeniden ayaklanırlar.

[Her bir özellik 1 ila 9 arasında bir değer alır]

Kaos Puanı: (3+3+2+5+4) x 2 = x34 (34 kat tecrübe puanı bonusu)

More Chapters