LightReader

SAKLANACAK YER YOK

ALARA
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
94
Views
VIEW MORE

Chapter 1 - gece misafiri

Bölüm - Gece Misafiri

Saat gece 21.47.

Başak, annesinin sesini hâlâ kulaklarında duyuyordu:

"Sakın kapıyı kimseye açma. Geç geleceğiz. Eylül kalacaksa bile kimseye haber verme."

Annesi fazla pimpirikliydi, biliyordu ama bu sefer içindeki tedirginlik biraz daha farklıydı. Belki de babasının "Bu mahallede son zamanlarda garip şeyler oluyor," demesi onu etkilemişti. Yine de o gece yalnız kalmamak için en yakın arkadaşı Eylül'ü çağırmıştı.

Başak ve Eylül, Başak'ın odasında yere battaniye serip film izlemeye başlamışlardı. Perdeler çekilmiş, ışıklar loş bırakılmıştı. Oda, gülüşmelerle ve patlamış mısırın çıtırtısıyla doluydu. Sıradan bir genç kız gecesi gibi görünüyordu her şey.

Ta ki elektrikler gidene kadar.

Bir anda odada her şey sustu.

Televizyon, ışıklar, hatta telefon şarj aleti bile. Odayı bir an için sadece sokaktan gelen loş sarı ışık aydınlattı. İki kız birden donup kaldı.

"Başak... elektrikler mi gitti yoksa sigorta mı attı?" dedi Eylül, sesi biraz titrekti.

"Sanırım tüm bina karardı... birazdan gelir," dedi Başak, ama gözleri camlara kaymıştı. İçeriden dışarısı görünmüyordu ama bir anlığına camın önünden sanki bir silüet geçmiş gibi olmuştu.

Eylül ayağa kalktı.

"Ben banyoya gideceğim, telefonumun ışığını açayım," dedi.

Telefonuna uzandı. Ekranı açılır açılmaz bir mesaj bildirimi gördü.

Bilinmeyen Numara:

"Evde misiniz küçük hanımlar? Ben geldim."

Eylül bir an dona kaldı.

"Başak... bu... bu ne böyle?"

Başak telefonu eline aldı. Mesaj gerçekti. Şaka olmadığını anlamıştı çünkü numarada isim yoktu, sadece boş bir profil fotoğrafı ve tek bir mesaj. O sırada kapıdan bir tıkırtı geldi. Çok hafif, ama duyulmayacak gibi de değildi.

İki kız birbirine bakarken, alt katta bir kapı gıcırdadı. Üstelik evde sadece onlar vardı. Eylül, Başak'ın bileğine sıkıca yapıştı.

"Evin kapısını kilitledin değil mi?"

"Tabii ki..."

Ama Başak'ın içinden bir ses: "ya unuttuysan?" diyordu. Hemen birlikte merdivenlerden aşağı indiler. Ev sessizdi. Gereğinden fazla sessiz.

Alt kata indiklerinde Başak'ın kalbi sanki göğsüne sığmıyordu. Kapının olduğu koridora vardılar. Kapı kapalıydı ama kilitli değildi. Yavaşça kolu çevirdi. Kilit açık durumdaydı.

"Başak... sen... kilitlememişsin," dedi Eylül, sesi bu kez fısıltıdan daha cılızdı.

Başak konuşmadı. Elleri buz kesmişti. O sırada... üst kattaki odadan bir ses geldi.

Tak... tak... tak...

Üç tane adım sesi. Kesinlikle bir insan adımıydı. Üstelik ağır ve yavaş. Üst kattaki odalardan birinde biri vardı.

İki kız koridorda taş kesilmiş gibi duruyordu. Ne yukarı çıkabiliyorlardı, ne dışarı kaçabiliyorlardı. Başak'ın gözleri Eylül'ün telefonuna kaydı. Ekranda yeni bir mesaj vardı.

Bilinmeyen Numara:

"Artık çok geç. Yukarıda kim olduğunu merak etmeyin. O sizi merak ediyor."

Eylül telefonu yere düşürdü. Başak'ın gözleri dolmuştu ama ağlayamıyordu bile. Nefesleri boğazlarında düğüm olmuştu. Yukarıdan bir kapı gıcırtısı sesi daha geldi.

Ve sonra...

Bir fısıltı.

Sadece bir kelimeydi ama bütün evi delip geçmişti:

"Buldum..