Bölüm 3 – Işığın Çöküşü
Işık dalgası çekildiğinde, enerji merkezinin ortasında yeni bir siluet belirdi. İlk bakışta tanınmaz haldeydi; zırhı, yılların ve savaşın izlerini taşıyan koyu gri bir tabakayla kaplıydı. Ancak o omuz zırhındaki keskin hatlar, o ikonik baş şekli… Arc'ın optik sensörleri, tek bir isimle yanıt verdi.
Megatron.
Ama bu, Arc'ın arşivlerde gördüğü Megatron değildi. Sigma-9'un kırmızı damarları, onun gövdesinde akar gibi dolaşıyor, her eklemden sızan ışık kıvılcımları havayı yakıyordu. Gözleri, saf mor enerjinin derin kuyularıydı.
"Cybertron… hâlâ küller içinde mi?" dedi Megatron, sesi mekanik bir uğultu ile yankılandı. "Demek hâlâ bu kadar… zayıfsınız."
Drift, bir adım öne çıktı. "Megatron, bu güç—sen bile bunun kontrolünü elinde tutamazsın."
Megatron, yavaşça başını ona çevirdi. "Kontrol mü? Sigma-9 artık benim damarlarımda. Ben gücün kendisiyim."
Tam o anda, 2. bölümdeki mat siyah zırhlı yabancı mech, Megatron'un yanına geçti ve diz çöktü. "Efendim, şehir kapıları düşmek üzere."
Megatron'un dudaklarında hafif bir gülümseme oluştu. "Güzel. O zaman yeni Cybertron'un temellerini… bu gezegenin üzerinde atacağız."
Arc, kılıcını kaldırdı. "Bunu durduracağım."
Megatron, dev füzyon topunu omzuna kaldırırken sadece bir kelime söyledi: "Denemeni istiyorum."
Enerji merkezi, Megatron'un ilk atışıyla sarsıldı. Gökyüzü tekrar kızıl ışıkla yarıldı—ama bu sefer, geri dönüşü olmayan bir savaş başlamıştı.
---