LightReader

Chapter 9 - kovalamaca başlıyor

Boşluğun Ötesine

Geçiş anı, patlayan bir yıldızın sessiz çığlığı gibiydi. Nexus'un yırtığı, gemileri yutarken, ışık bükülüyor, renkler var olmaması gereken tonlara çarpıyordu. Neon City'nin ardında kalan yıldızlar, suya atılan taş gibi halkalar hâlinde titredi… sonra tamamen kayboldu.

Optimus Prime'ın optiklerinde görüntü saniyelik aralıklarla kopuyor, her seferinde başka bir zaman dilimini gösteriyordu—bazen yarım dakika önceki savaşı, bazen bin yıl öncesinin Cybertron'unu. Yanında duran Megatron'un silueti bile anlık olarak parçalanıp tekrar birleşiyor, sanki aynı anda hem orada hem de başka bir yerde duruyordu.

— Megatron: "Bu yer… doğanın kurallarını çiğniyor."

— Optimus: "Doğa değil… Nexus'un etkisi. Burada, gerçeklik kararsız."

Gemi, karanlık bir boşluğun içinde süzülüyordu ama boşluk tamamen sessiz değildi. Çok uzaktan gelen yankılar, anlam verilemeyen cümleler ve geçmişten kopmuş çığlıklar, metal gövdenin içine sızıyordu. Zaman akışı, tıpkı kırık bir hologram gibi kesintiliydi—bir saniye sonsuza kadar uzuyor, bir dakika bir göz kırpması kadar kısalıyordu.

Bir noktada, geminin dışındaki "yerçekimi" aniden yön değiştirdi. Parçalanmış asteroitler tavana doğru savruldu, Optimus ve Megatron tutunmak zorunda kaldı.

— Optimus: "Eğer koordinatları kaybedersek, buradan çıkamayız."

— Megatron: "Koordinat mı? Burada yön bile yok, Prime."

İleride, çatlamış bir enerji küresi görünmeye başladı. Çekirdeğin izi… ama etrafında, gözle görülemeyecek kadar hızlı titreşen, şekilsiz karanlık varlıklar vardı. Onlar hareket ettikçe, etraflarındaki uzay kırılıyor, arkasında bambaşka manzaralar açılıp kapanıyordu—bazen alev içinde bir şehir, bazen ölü bir yıldızın kabuğu.

Optimus, geminin kontrolüne sıkıca sarıldı.

— Optimus: "Oraya gitmek zorundayız."

— Megatron: "Ve onları geçmek…"

İkisi de biliyordu: Bu boyutta, birbirlerinden başka kimseye güvenemezlerdi.

Ama bu, güvenmek istedikleri anlamına gelmiyordu.

---

Bölüm 9 – Kovalamaca Başlıyor (devam)

Koruyucuların Saldırısı

Gemi, enerji küresine yaklaştıkça, etrafındaki şekilsiz karanlık varlıklar birer gölge olmaktan çıkıp form kazanmaya başladı. Her biri, sanki binlerce farklı yaratığın parçalarının birbirine eklenmiş haliydi—kanat yerine zincirler, kollar yerine akışkan enerji damarı gibi uzuvlar… ve optiklerinin yerinde, Nexus'un kırmızı-siyah ışığı parlıyordu.

Bir tanesi, aniden üç boyuttan fazlasına aitmiş gibi davranarak geminin tam önünde belirdi. Görünüşte sadece birkaç metre ötede olmasına rağmen, sensörler onu aynı anda hem milyonlarca kilometre uzakta hem de geminin gövdesinin içinde gösteriyordu.

— Megatron: "Onlar bizim boyutun yaratıkları değil."

— Optimus: "Hayır… Nexus'un kapıcıları."

İlk saldırı, sessizlikle geldi. Hiçbir patlama, hiçbir ses dalgası yoktu; sadece geminin metal panelleri bir anda yaşlanıp toza dönüştü. Bir başka varlık, geminin motorunu sarmalayan "zaman halkaları" fırlattı; halkaların içinden geçen metal anında paslandı, sonra tekrar yeni hale geldi—her şey bir ileri, bir geri yaşlanıyordu.

Optimus manevra yapmaya çalışırken, Megatron ağır topu devreye soktu. Enerji mermisi bir koruyucuya isabet etti… ama varlık, mermiyi yutmuş gibi yapıp, patlamayı birkaç saniye geriye sardı. Mermi henüz ateşlenmemiş gibi geminin önünde yeniden belirdi.

— Megatron (öfkeyle): "Onlarla savaşmak… zamanı yenmek gibi!"

— Optimus: "O zaman, zamanı kendimize çevirmeliyiz."

Gemi sarsılırken, ikisi de anladı: Burada bildikleri hiçbir savaş taktiği geçerli değildi. Boyutun kuralları değişkendi, ittifakları ise pamuk ipliğine bağlıydı. Birbirlerine güvenmek zorundaydılar—ama bir anlık tereddüt, sonsuza kadar burada kalmak demekti.

More Chapters