(Azra'nın Anlatımı)
O akşam kampüsten çıkarken içimde tuhaf bir huzursuzluk vardı. Gün boyu derslerde dalıp gitmiştim, sanki aklım benden bağımsız bir yere sürüklenmişti. Ama nereye? O boşluğun içinde hep aynı siluet vardı: Gözleriyle beni izleyen, gölgelerden çıkmayan o yabancı.
Arkadaşlarım vedalaşıp farklı yönlere dağıldığında, yalnız kaldığımı hissettim. Sokak lambalarının loş ışığında yürürken rüzgâr saçlarımı savurdu. Adımlarımın sesi kaldırım taşlarında yankılanıyordu, ama bir an sonra başka bir şey duydum: Benim ritmime eşlik eden ikinci bir ses…
Durup arkama baktım. Yol bomboştu. Yalnızca gecenin uğultusu ve uzaklardan gelen araba sesleri vardı. Kendime kızdım. "Hadi Azra, yine hayal görüyorsun. Biraz fazla uykusuz kaldın, hepsi bu." dedim içimden. Ama içimdeki sıkışma dinmedi.
Yürümeye devam ettim. Kalbim sanki hızlanan adımlarımı taklit ediyordu. Omzumun üzerinden bir kez daha baktım. Yine kimse yoktu. Ama o "hiç kimse" bile bana göz kırpar gibi karanlığın içinden sızıyordu.
Bir sokak lambasının altına vardığımda durdum. Işığın güvenine sığındım. Tam o anda hissettim… Derinlerde bir bakış bana saplanmıştı. Görmüyordum, dokunmuyordu ama tenime kadar işleyen bir varlık vardı. Sanki nefesimle beraber gölgeler de ciğerlerime doluyordu.
İçimden yükselen korku, aynı anda garip bir tanıdıklıkla çarpıştı. "Burada… Beni izliyor." Bu düşünce beynime saplanıp kaldı.
Eve giden yol hiç bu kadar uzun gelmemişti. Sokağın köşesini dönerken refleksle arkamı kontrol ettim. Gölgeyi gördüğüme yemin edebilirdim. Bir anlık, ince, kayıp bir karartı… O kadar hızlı kayboldu ki kendi aklımdan şüphe ettim. Ama kalbim biliyordu: Ben yalnız değildim.
Eve vardığımda kapıyı hızla kapatıp sırtımı ona yasladım. Derin derin nefes aldım, içimdeki çırpınmayı bastırmaya çalıştım. Sonra dayanamadım, perdeleri araladım.
Dışarıda sessizlik hâkimdi. Sokağın karanlığı lambaların yetersiz ışığında dalgalanıyordu. Ama orada bir şey vardı. Belki insan gözüyle seçilemiyordu, belki yalnızca kalbim görüyordu… Fakat ben hissettim. Gölgelerin içinde, bana bakan bir çift göz vardı.
Korkuyla beraber tuhaf bir sıcaklık sardı içimi. "Sen… kimsin?" diye fısıldadım kendi kendime. Cevap yoktu. Ama sessizlik bile onun varlığından daha yüksek konuşuyordu.
Ve o gece ilk kez fark ettim: Bu gölgelerden kaçamayacağım.
---