LightReader

Chapter 3 - GÖLGENİN OĞLU

Boran'ın Anlatımı

Hayat bana hiçbir zaman seçenek sunmadı. Doğduğumda soyadım, kaderimi de beraberinde getirdi. Herkes bana babamın oğlu olduğumu hatırlattı. Gücün, kanın, korkunun içinde büyüdüm. İnsanlar bana bakarken sadece bir isim görürdü: Boran Kara.

Ama o gün… masada oturan kız, bana ilk kez başka bir şey hissettirdi.

Hazal.

Korkusu gözlerinden belli oluyordu ama o korkunun altında başka bir şey vardı. Kararlılık. Bana meydan okuyan, sessizce savaşan bir bakış. Çoğu insan önümde titrerken, o bana şart koştu. Hem de babasının yanında.

"Doktor olmama engel olmayacaksınız…"

Sesi hâlâ kulaklarımda.

Gülmedim. Alay etmedim. Çünkü onun cümlesinin ardında sakladığı şeyi gördüm: Hayallerini. Ve garip bir şekilde… saygı duydum.

İçimdeki ses "Bu kız başına bela olacak." diyordu. Belki haklıydı. Ama başka bir ses daha vardı: "Onu koru."

Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum. Benim dünyamda korumak diye bir şey yoktur. Bizim dünyamızda herkes kendini kurtarır ya da kaybolur. Ama Hazal'a baktığımda, istemeden de olsa ellerimi kalkan yapmak istedim.

Babam onun gözlerine bakarken ben fark ettim: Hazal bizim gölgemize ait değildi. Onun ışığı vardı. Ve bu ışık, benim karanlığımı delmeye kalkıyordu.

Gece odamda tek başıma oturduğumda düşündüm. Onu kabul ettim çünkü işime geliyordu. Ama kabul etmek, sadece çıkar meselesi değildi. Bir yanı da vardı ki… henüz adını koyamadığım bir yanı.

Eğer bu evlilik olursa, o benim adımı taşıyacak.

Benim karım olacak.

Ve ben… belki ilk kez, sadece bir soyadının değil, bir insanın sorumluluğunu da omuzlarımda taşıyacağım.

İçimdeki fırtına dinmiyordu. Ama tek bir şeyden emindim:

Hazal benim dünyama girdi.

Artık ya benimle yaşayacak… ya da benimle yanacak.

---

More Chapters