Boran'ın Anlatımı
Kardeşimin dudaklarından çıkan söz, içimdeki son sabır taşını da yerinden oynattı:
"Beni o noktaya sen getirdin, abi…"
Sanki göğsümün ortasına bir hançer saplandı. O an bütün çocukluğumuz gözümün önünden geçti; aynı sofrada oturduğumuz günler, aynı sokaklarda kavga edip ardından kol kola eve döndüğümüz günler… Ve şimdi, karşımda düşmanla iş tutan bir adam olarak duruyordu.
Yavaşça ona doğru yürüdüm. Gözlerimdeki öfke öyle keskinleşmişti ki, o bile geri adım attı.
"Arif," dedim, sesim titremiyordu. Ama öyle buz gibiydi ki, kendi nefesimden bile ürperdim. "Benim kanımdan doğmuş olman seni dokunulmaz kılmaz. Eğer düşman sofralarında oturduysan… benim için çoktan ölmüşsündür."
Arif yumruklarını sıktı. Gözlerinde hem öfke, hem kırgınlık vardı.
"Sen hep öyle yaptın abi. Beni yok saydın. Beni koruduğunu sandın ama aslında beni dışarıda bıraktın. Sen kendi imparatorluğunu kurarken, ben gölgelerde kaldım. Selim bana değer verdi. Beni gördü. Bana bir yer açtı."
Selim'in adı dudaklarından çıkınca damarlarımda kanım kaynadı. Yumruğumla masayı devirdim. "Selim mi?!" diye gürledim. "O köpeğin yanında duracak kadar kör oldun ha?! Onunla yan yana olmak, bana silah doğrultmaktır Arif!"
Arif'in sesi çatladı. "Sen beni hiç dinlemedin! Ben sana kardeşlik elimi uzatırken, sen beni hep susturdun!"
---
Hazal'ın Anlatımı
Odaya girmek istedim ama ayaklarım kilitlendi. İki kardeşin göz göze gelişindeki fırtına, kapının ardına bile taşmıştı. Boran'ın öfkesi, Arif'in yıllardır sakladığı kırgınlıkla çarpışıyordu.
"Allah'ım…" dedim içimden, "bu hesaplaşma ya birini mezara götürecek ya da ikisini birden."
Kalbim sıkışıyordu. Çünkü Boran'ın gözlerinde gördüğüm şey sadece öfke değildi; içinde gömülmeye çalışılan bir acı da vardı.
---
Boran'ın Anlatımı
Arif'e doğru bir adım daha attım. Ellerim titremiyordu, ama yüreğim yanıyordu.
"Son bir kez soruyorum, Arif," dedim. "Selim'in yanında mısın? Bana ihanet ettin mi? Eğer evetse, bu odadan sağ çıkamazsın."
Arif gözlerini kaçırdı. Bir anlık sessizlik çöktü. Kalbim deli gibi atıyordu. Sonra gözlerini kaldırdı, kararlı bir sesle fısıldadı:
"Evet, abi. Benim yolum artık senin yolun değil."
Dünya başıma yıkıldı.
---
Hazal'ın Anlatımı
O sözler duyulduğunda, Boran'ın yüzü taş kesildi. Dudakları kıpırdamadı ama gözlerindeki fırtına, sanki bütün odayı yıkacaktı.
Ben biliyordum… bu cevabın ardından artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.