"Kızım bakın dikkatli olun. " Dedi annem kapının önünden bağırarak.
"Merak etme annem. Biz artık küçük değiliz endişelenme, hadi git sen teyzemlere de selam söyle. " Diyerek annemi rahatlamaya çalıştı Güneş ablam. Benden 4 yaş büyüktü. "Sesiz olun çalışıyorum. " Dedi bağırarak Duru ablam benden 8 yaş büyüktü. En büyüğümüz de oydu. Onu dinlemek zorundaydık. Aniden kız kardeşim Şafak yanımdan hızla geçerek anneme ve babama sarıldı. Şafak ile aramızda normalde 4 yaş vardı fakat o bu yıl 12 sine girmişti ben se Temmuz'un 17 sinde 16 ma gireceğim. Annem eğilip onun yanağından öptü ve "Hadi kızlarım dikkatli ve olun birbirinize sahip çıkın. " "Tamam annem sen bizi merak etme. " Diye bağırdım annem merdivenlerden inerke. "Hadi görüşürüz. " Dedi annem gözden kaybolmadan önce bize el salladı bizde ona el salladık ve kapıyı kapattık. Ve herkes bir yere dağıldı. Saatler hızla geçti.
2 Saat Sonra
Kardeşimle can sıkıntısından otururken ablalarım bizi çağırdı.
Duru ablam eski eşyalarını karıştırırken eski günlüğünü bulmuş Güneş ablamla yerde oturmuş sırtlarını gar dolapa dayamış içinde yazanlara gülüyorlardı.
"Bak, bak, şuna bak." Dedi ablam ve heyecanla günlüğü okumaya başladı;
YIL:2009
TARİH:8 Eylül
Sevgili Günlük,
•2 Gün senra benim doğum günüm annemlerin bana ne alacağını çok merak ediyorum.
•Bu gün arkadaşım Beyza ile küstüm çünkü dün beni dışarı oynamaya çağırdığı zaman ona dışarı çıkmak istemediğimi evde Güneşle oynamak istediğimi söylemiştim ve oda bana bağırıp hıç onunla oynamadığımı hep Güneş'le oynadığımı söylemişti aslında ben hep onunla oynuyordum ve Güneş evde kalıyordu. Bu günde yanında gidip oyun oynamak istediğimde bana yine bağırdı hatta beni itip yere düşürmüştü. Çok üzülmüştüm ama geri durmadım ve bende onu ittin yere düştü ve ağlamaya başladı. Bende arkamı dönüp eve gittim ve onunla bir daha konuşmiyacagım.
Ablam kahkahalara boğulurken.
"Bakın sonraki gün nasıl barışıyor. " Dedi. Gerçektende öyle olmuştu. Ablam günlüğün sonraki sayfasını çevirdi ve heyecanla.
"Ay burası çok iyi ya. Bakın bakın. "
YIL:2009
TARİH: 10 Eylül
Sevgili Günlük,
• Annem doğum günümü unuttu galiba hep Güneş'in yanında beni hiç sevmiyor sanırım.
• Yanılmışım annem beni çok seviyormuş bu akşam doğum günümü kutladılar bana en çok sevdiğim elbisemi giydirip saçımı tıpkı bir premses gibi yaptılar hatta bana o çok istediğim oyuncak bebeği de almışlardı. Senra da hep birlikte fotoğraf albümü için fotoğraflar çektik.
Bugün çok güzeldi.
Ablam okumayı bitirince kahkalara boğuldu.
1 Saat Sonra
"Abla ben yetişemiyorum gelsene işte! " Güneş ablam annemin eski eştaları sakladığı gar dolabın en üst katına ulaşmaya çalışıyordu. Ablamın günlüğünü okuduktan sonra o fotığraf albümünü merak etmiş ve aramaya başlamıştık. Bulmuştuk ta sadece alamıyorduk.
"Orada olduğuna emin misin? "
"Evet gel hadi yetişemiyorum ya. "
"Tamam, tamam geldim bensiz de bir şey yapamıyorsun Güneş. "
Ablam sandalyeye çıktı ve albümü çıkarttı fakat albümle birlikte bir sürü daha kitap, defter çıkmıştı.
"Abla boş şeyleri indirmeseydin."
"Napim? Albüm en alttatdı çektim çıkmadıda. Üzerime devrileceğine şurada çıkaralım işte."
Annemin yatağının üstüne kule gibi dizilmiş defterleri koyduk, daire şeklinde yatağa oturduk ve tek tek defterkeri incelemeye başladık.
"Şuna bakdanıza. " Şafağın heyecanlı sesi evde yankılanıyodu elinde de kırmızı kapaklı üzerinde bir çiçek olan yıpranmış bir defter vardı.
"Annemin eski defteri içinde annemin çayırlara gittiği zaman yazdığı şeyler var." Ablamlar kızmı defteri incelerken gözüme bir defter ilişti,
Üzerindeki defterleri kaldırıp kalın kapaklı defteri aldım. Defter kalın kaparlı siyah düz bir defter gibiydi üzerinde de ince, zarif altın bir '4' rahamı vardı ve etrasında da ince ince aktın renkti kıvrımlı çizgiler vardı. Elimi zarif işlemelerin üzerinde gezdirdim içini açtığımda ise ilk sayfasında rengarenk kapaktakı gibi ince, zarif kıvrimli işlemeler vardı. Sonraki sayfayı çevirdiğimdeyse gördüklerimle şok olmuştum. Defrer neredeyse hiç eskimemişti, hala iyi durumdaydı. Defterin eski sararmış sayfalarında hiç yıprammamış, bozulmamış çok güzel bir el yazısıyla bir şeyler yapılmıştı başlıkta ise;
LANET HAKKINDA BİLGİLER, KURALLAR VE NASIL YAPILACAĞI.
(Not: Lütfen lanetin kurallarını okuyarak laneti yapınız.)
Notu okumayı bitirince aniden 'not' yazan kısım kayboldu. Ne? Nasıl olabilir bu? Not nerede? Lanet'in kuralları mı?
Ben düşüncelere dalmışken Güneş ablam aniden defteri elimden aldı ve.
"Hilal neye bakıyorsum kaç saattir? A bu ne? Ne hakkında? "
"Bilmem ki lanet falan yazıyor. Hem abla bir daha bi versene bir şeye bakacağım da. "
"Al."
Defterin sararmış sayfasına baktım hala sadece başlık vardı not yoktu acaba başka bir sayfada mıydı? Allah Allah.
"Hilal, hadi versene defteri. Hem ne saçmalıyorsun lanet falan? "
"Abla bak içinde yazıyor. " Dedim ve defteri ona uzatıp başlığı göstedim.
"Lanet hakkında bilgiler, kuralları ve nasıl yapılacağı mı? Bu ne arıyor evde? "
"Bilmem ki belki masal kitabı falandır. " Dedi Duru ablam ve defteri Güneş ablamın elinden aldı.
"Bence bir masal kitabına kıyasla fazla ciddi gibi. " Dedim. Aniden kardeşim Şafak kitabı Duru ablamın elimden almaya çalıştı ve.
"Masal kitabı mı? O zaman benim! Benim olsun bu nolur Duru abla nolur bu benim olsun noluuur." Kardeşim bir yandan kitabı almaya çalışırken bir yandan da ablama yalvarıyor, kitabın 'onun' olmasını istiyordu ki ablam tabikide 'hayır' dedi.
"Olmaz Şafak bu annemin hatta bunları karıştırdığımızı öğrenirse bizi mahfeder. Dur kitap nerede? Güneş! Kitabı geri ver! " Güneş ablam fırsattan yararlanıp kitabı almış tı fakat daha kapağını açamadan Duru ablam onu fark etmişti.
"Ya hayır! Senin değil ya daha demin Şafak'a kızıyordun şimdi aynısını sen yapıyorsun! " İkisi kavga ederken araya Şafakta girip hala kitabın 'onun' olması için ablama yalvarıyordu. Onlar kavga ederken kitap tam da önüme düştü. Çığlık ve kavga seslerinin arasında onlar fark etmeden kitabı hızla aldım ve kaldığım yerden ikinci sayfayı çevirdim. Ve gördüklerimle ikinci bir şok geçirdim.
Aynı şekilde bozulmamış bir el yazısıyla yazılmış ve en üstte de büyük harflerle.
LANET'İN NASIL YAPILACAĞI;
Defterde karalanmış bir çizim duruyordu tam bir karalama değildi sanki taslak gibiydi.
Taslakta;
Kocaman bir daire vardı, bu daire de 4 eşit parçaya bölünmüştü ve bu 4 eşit parçanın kesişim noktasında da küçük bir daire vardı. Bu 4 eşit parça da eşit bir şekilde çarpı şeklinde 4 e bölünmüş ve bu çarpıların kendi kesişim noktalarında büyük bir 'K' harfi vardı. Taslağı in çekerken gözümü bir şey ilişti daire deki 4 parçada ve kesişim noktalarında ki dairede de birer yuvarlak vardı.
Acaba bunlar neydi?
Sonradan daha dikkatli bakınca bir dairenin yanında okla 'Mum' yazılmış olduğunu fark ettim. Ve taslağın alt tarafındaysa.
LANET'İN NASIL YAPILACAĞI;
Lanet (çizimde belirtilen) şeklin yere çizilmesi ve 4 kardeşinde bir arada oturarak el ele tutuşması ve (işarelenmiş yerlerdeki) mumları yakması ve (kenarda okla belirtilen, yan sayfadaki) sözleri okumasıyla yapılır.
Yazının en altına doğru kalın harflerle, küçük bir şekilde;
(Not: Lanet'le ilgili kurallar ve bilgiler arka sayfalarda yazılıdır. Okuyunuz.)
Yazılmıştı.
Merakla arka sayfayı çevirdiği m'de bir çok yazı ve bilgi vardı fakat ben daha okuyamadan.
"Hilal ver şu defteri biz burada birbirimizi yiyoruz hanım efendi defteri inceliyor." Diye kızdı bana güneş ablam defteri içi sayfa geri çevirdim ve defteri onlara verdim. Onlarında sayfaları keşfetmelerini ve benim gibi heyecanlanmalarını istemiştim ama ablamlar sadece bir sonraki sayfada takılı kalmışlardı. Ağızları açık bir halde sayfadaki taslağa ve yan sayfadaki yazılara bakıyorlardı.
"Bunu kim çizmiş ise bence bir ressamdır. Ben böyle daire çizemiyorum. " Dedi Güneş ablam bir aralar resime takmıştı ve sürekli resim çiziyordu fakat bu 3-4 yıl önceydi. Güneş ablamın aniden gözleri parladı.
"Abla, abla deniyelim mi?? Nolurr?" Dedi Güneş ablam heyecanla.
"Ne? Güneş saçmalama istersen. Annem bunu aldığımızı öğrenirse biteriz. " Duru ablamın bu sözleri üzerine Güneş ablam daha da ısrar etti.
"Abla yapma ya! Hadi ama bişi olmayacak ya. Hemen yapar bırakırız bizede eğlence olur. "
"Evet abla yapalım noluur?? " Şafak'ta hızla ablama yalvarmaya başlamıştı.
"Evet abla hem ne olucak ki? Alt tarafı deneyip bırakırız. " Dedim.
Duru ablam bir süre düşündü ve.
"Tamam yapalım ama annemlere bununla ilgili bir şey söylemek yok. Tamam mı? "
"Tamam, tamam hadi yapalım. " Güneş ablam hızla yataktan indi ve kitabı alıp. "Şimdi bakalım bize ne lazım. Mum, yastık ve- A dur bir dakika bizim bunu yere çizmemiz lazım. Neyse sileriz birde tebeşir daha kolay çıkarırız yerden. "
"Yastık niye? "
"Betona mı oturalım yastığa oturacağız tabiki de. "
Aniden Güneş ablamın telefonu çalmaya başladı.
"Tamam o zaman ben mumları bulacağım. Güneş sen şu telefona bak. Şafak sen git yastıkları getir. " Güneş ablam hızla içeri gitti. "Annem arıyor." Dedi. Şafakta yastık aramaya koyuldu.
"Tamam, aç. " Dedi Duru ablam ve hızla mutfağa gidip dolapların içerisinde mum aramaya başladı. Peşinden gidip.
"Peki ben ne yapayım abla?" Dedim heyecanla.
Bir süre bana baktı ve. " Ayak altında dolaşma. " Dedi.
İçimdeki tüm heyecan gitti.
" Abla bari bırak yere şekli çizeyim. "
"Olamaz Hilal yapamazsın. "
"Yaparım olmazsa düzeltiriz. "
"Üff tamap git yap. Şimdi git başımdan. "
Hızlıca dördümüzün kaldığı odaya gittim ve çekmecelerden Şafakın tebeşirlerinden beyaz olanı aldım ve Güneş ablamdan da defteri aldım. Sonra salona gittim ve kocaman halıyı kenara kaldırdım. Salonumuz baya bir büyüktü. Şekli yavaşça çizmeye çalıştım 20 dakika sonra gayette düzgünce çizebilmiştim. Fakat ablamların işi hala bitmemişti, Duru anlam hala mumları arıyor,Güneş ablamsa annemle konuşuyordu. Şafak da oturmuş Duru ablaöım telefonuyla oynuyordu. Yerde duran defteri aldım. Gidip annemin yatağının üstüne oturdum ve kaldığım yerden defteri incelemeye devam ettim. Taslak ve yazıdan sonraki sayfayı çevirdiğim de o merakla beklediğim başlıkla karşılaştım. Büyük harfler ile;
LANET HAKKINDA BİLGİLER VE KURALLARI:
1. Lanet sadece soyun devamı için geçerlidir. Soydan olmayan kişiler Lanet'i gerçekleştiremez.
2. Lanet sadece 4 kız kardeş için geçerlidir. Soydan bile olsalar Erkek Kardeşler varsa o Kardeşler Lanet'i gerçekleştiremez.
3.Lanet'in sizi göndereceği dünyada Giriş-Çıkış arasındaki süre 6 Aydır. Ve bu 6 Ay içerisinde 9 tane eşya bulunmalıdır.
(Not: Fakat bu 6 Ay sizin dünyanız da 6 saate denk gelmektedir. Ve o 9 eşya sayesinde kendi dünyanıza dönebilirsiniz.)
5. Lanet'in size verdiği güçlerle kendinizi koruyabilir, kardeşleriniz dışındaki kişilere karşı kullana bilirsiniz. Fakat birbirinize yada Soydan gelen önceki kullanıcılara zarar vermezsiniz, öldüremezsiniz. (Bazı istisnalar dışında.)
6. Güçler her kardeşin en çok kullandığı yerine etki eder ve Lanet'in verdiği güçleri o dünyadan çıkana kadar yok edemezsiniz.(Sizin dünyanızda gücünüz yarıya düşer. Bu azalma kişiye göre değişebilir. )
7. Lanet'in belirttiği süre (6 Ay) boyunca (Bazı istisnalar dışında.) sizin dünyanıza Giriş-Çıkış yapılamaz.
"Hilal hadi gel artık." Duru ablamın çağırması yüzünden defteri okumayı yarıda bırakarak, defteri kapattım yanına gittim. "Geldim, geldim. "
Duru ablam da sonunda mumları bulmuş, Şafak yastıkları getirmiş ve Güneş ablam da telefonu kapatmıştı.
"Güneş annem ne diyordu? "
"Hiç, öyle her şey yolunda mı diye aramıştı. "
"Tamam o zaman. "
"Abla olmuş mu? Düzgün çizebilmiş miyim? "
"İyi, iyi güzel olmuş. Hadi oturun şunu bitirelim de hemen etrafı toplamamız lazım. "
"Abla hemen telefonumu alıp gelicem. " Dedim ve hızla dördümüzünde kaldığı odaya gidip yatağımın üzerinden telefonumu aldım. Geri döndüğümde ise ablam mumlar dan birini yakmış ve ateşiyle de diğerlerini yakıyordu. Hızla gidip Güneş ablamla Şafak'ın yanına bağdaş kurarak oturdum ve telefonumu da kucağımın üstüne koydum. Duru ablam defteri aldı ve.
"Hadi yapalım şu Lanet'i. " Dedi.
Defteri eline aldı ve taslağın yan sayfadında ki yazıya bir göz gezdirdi.
"Abla ama bir sorun var hepimiz nasıl aynı anda söyleyeceğiz? " Dedi Güneş ablam.
"Ortaya koyalım. Artık gördüğümüz kadar. "
"Abla yazanlara bir daha bakabilir miyim? " Dedim. Ablam defteri uzattı ve son bir bakış attım.
"Kurallara baktınız mı? " Diye sordum.
"Yok bakmadım da kural mı vardı? "
"Evet arka sayfada. "
"Aman boşver, zaten olmayacak ya. Hadi oyalanmayalım daha bir ton iş var. Hilal ver sende defteri başlıyoruz. Her kes defteri görebiliyor değil mi? Heh tamamdır. Hadi yapalım şu işi. 3 deyince okumaya başlıyoruz."
Herkes birbirinin elini tutmuş bir daire oluşturmuştuk.
Derin bir nefes aldım. Hazırım.
"1...2....3."
"Uzun zaman önce, yıllar evvel önce.
Yaşardı 4 kardeş hep birlikte.
Başlarına geldi hemde bir çok şey.
Ama onları ayıramadı hiç bir şey.
Lanet'i yaptılar, gözlerini açtılar başka bir dünyada.
Sonra bir yabancı geldi onlardan istedi Lanet'i.
Kardeşler istemedi, yabancı sinirlendi.
Kardeşlere saldırdı hepsinden aldı bir parçasını.
En çok kullandıkları yerleri yoktu artık hiç birinin.
1. Kardeşin gözünü aldı.
2. Kardeşin kulağını.
3. Kardeşin ellerini.
4.kardeşin ağzı ve burnunu.
Kardeşler acı içinde çıklıklar attı fakat yavancı umursama dı.
Kardeşler yılmadı ve savaştı.
Lanet'i korudukları ve yılmadıkları için lanet onlara güçler verdi.
1. Kardeş gözünü geri aldı, fakat artık baktığı herşey yok oluyordu
2. Kardeş kulaklarını geri aldı, fakat artık herkeş kulaklarındaydı.
3. Kardeş ellerini geri aldı, fakat artık dokunduğu şeyler toza dönüşüyordu.
4. Kardeş ağızını ve burnunu geri aldı, fakat artık sesini duyan parçalanıyor, burnu ise her şeyi görüyordu.
Gözlerimi ani bir iç güdüyle kapattım. Şaşırmıştım ezberlememe rağmen geri kalan cümleleri gözüm kapalı okuyordum. Ve içinde tarifi zor bir hiss vardı. Hem mutluluk hem üzüntü, hem cesaret hem korku, hem kazanma sevinci hemde kaybetmenin üzüntüsü. İçinde bir hiss, güç vardı. Beni kendine çeken bir hiss.
4 Kardeş kullandı bu güçleri laneti ve insanları korumak için.
Sonra ki nesile aktardılar bu güçleri, çocukları da kullanabilirdi artık günlerini.
Biziz onların soyundan gelenleriz.
Biz 4 kardeşiz.
Laneti yapıyoruz bağımız için.
Kopmasın eskisi gibi.
Sağlam kalsın her zamanki gibi.
Sözler bittiği zaman ani bir şey sanki göğüsüme çarpmış gibiydi. Bir süre daha gözlerimi kapalı tuttum. Bir süre sonra ablam elimi bıraktı, çok geçmeden kardeşimde elimi bıraktı. Artık boşta olan ellerimden biri ile telefonumu yokladım hala kucağımdaydı. Fakat bir tuhaflık vardı evdeki o sıcaklık kaybolmuştu, yüzüme temiz hava esiyordu, yerde fazla yumuşaktı ve evdeki gibi düz değildi. Elimle yokladım ve kalbim hızla atmaya başladı. Elime bir şeyler geliyordu sıksıktı ince ve kalındı bir parça kopartıp elimle yokladım sonra ise kokladım, kökü duyum normaldi, kokladığım an bunun ne olduğunu analdım. Bu-bu çimendi. En sonunda gözlerimi açtım fakat gördüklerimle şoka uğradım. Etraf yemyeşildi solumuzda bir çok ağaç vardı. Hayretle ablalarıma vaktım üçü de benim gibi şoktaydı.
Neredeydik biz?