LightReader

Chapter 6 - KÜL YOLUNUN DAR GEÇİDİ — KAÇIŞIN SON AŞAMASI

Aras arkasına bakmadan koşuyordu.

Tünel, dev bir uyuyan canavarın boğazı gibi uzuyordu önünde; taş çıkıntılar omuzlarını kazıyor, her nefes boğazında yanık bir iz bırakıyordu. Sanki hava değil de ince elenmiş kor tozu soluyordu. Kül, ayaklarının etrafında gevşek spiraller hâlinde yükseliyor, kaburgalarının altında zayıfça atan gri ışığı soluk bir parıltıya boğuyordu.

Arkadan gelen ayak sesleri değişmişti.

Tok… tok… TOK…

Bir insana ait olamayacak kadar hafif,

bir avcıya ait olacak kadar iştahlıydı.

Göğsündeki iç ışık panikle kabardı.

Soğuk bir parıltı göğsüne yükseldi—kırılmaya hazır bir dalga gibi.

"Şimdi değil," dedi Aras dişlerinin arasından.

"Aşağıda kal."

Işık Bastırma yeteneği titreyerek cevap verdi.

Yükselen parıltının üzerine koyulan ince bir el gibi… ateşi bastırdı.

Işık zayıfladı—çok az.

Ama kaçmaya devam etmesi için yeterliydi.

Tünel birden aşağı doğru eğildi. Aras sendeledi, elini yere vurup toparlandı. Tam doğrulduğunda yol ikiye ayrılıyordu:

Sol tarafta tünel kendi ağırlığıyla çöküyor, taşlar ağır bir iniltiyle içeri doğru kayıyordu.

Sağ tarafta ise eski bir yaratığın kaburgaları gibi daralan bir geçit vardı.

Aras tereddüt etti.

Arkasından yaratığın kuru nefesi yankılandı—çatırdayan, doğaya aykırı bir sesle.

O anda sağ duvardan hafif bir titreşim yayıldı.

Bir söz değil.

Bir işaret değil.

Sadece bir öneri.

Sanki taş ona hafifçe dokunup yön göstermişti.

Aras sağ yolu seçti.

Geçit hızla daraldı; omuzları duvarlara sürtüyordu.

Kıyafetinin taşlara takılıp yırtıldığını hissetti.

Hava öyle yoğunlaştı ki nefes almak bir yük hâline geldi.

Bir şey ensesine dokundu.

Aras dondu.

Rüzgâr değildi.

Hayal değildi.

Bir avcının soluğuydu.

Sonra—duvarda hareket.

Taş yüzeyin altında bir gölge kaydı, bir yüzün belirsiz çizgilerini oluşturdu.

Mineral tabakalarının içinden süzülüyormuş gibi sönük, kırık bir görüntüydü;

ama Aras onu hemen tanıdı.

Lira.

Silüeti karanlık suyun altından görünen bir yansıma gibi beliriyor;

izliyordu.

Sessiz.

Güçsüz.

Ama yanında.

Aras'ın göğsünde beklenmedik bir ılık his dolaştı:

Bir güven değil,

ama yoldaşlığın yankısı.

Anın sıcaklığı paramparça oldu.

Önünde bir siluet yere atılarak belirdi.

Uzun uzuvlar.

Yanlış oranlar.

Tam merkezinde, içi boş bir yarık—bir göz gibi, ama göz olmayan;

avcı açlığıyla parıldayan bir boşluk.

Külbağlı nefes aldı.

Ses, bir taşın kırılmadan önce çıkardığı gerilimli tını gibiydi.

Aras'ın kasları kilitlendi.

Korku damarlarında buz gibi aktı.

Ama o sırada yanındaki duvar inledi.

İlk başta uzak bir kalp atışı gibi hafif…

Sonra gri ışığın ince çatlaklar hâlinde yüzeye yayılmasıyla giderek artan bir titreşim.

Çatlaklar birleşti.

Bir sembole dönüştü.

Aras sembolü bilmiyordu.

Ama göğsündeki Kül-Alev Tohumu biliyordu.

Göğsü bir kez nabız attı.

Sembol de nabız attı.

Aras'ın görüşü karardı.

Bir anlığına tünelde değildi—

taş ile ışık arasında duran iki yankı gibi…

birbirlerini çağırıyorlardı.

Tünel uyanıyordu.

Ya da Külbağlı onu tamamen algılamıştı.

Belki ikisi birden.

Işık bastırmayı delip dışarı fışkırdı.

Göğsünde soğuk bir alev gibi yayıldı.

Gri ışık duvarlara vurdu.

Tünel bir anlığına gümüşsü bir ışıkla parladı.

Külbağlı çığlık atarak geri sıçradı.

Aras yana atıldı.

Taş duvar aniden kasılıp kapanmaya başladı;

yaratık kapanan geçide tüm gücüyle çarptı, tünelin üst sırtlarını sarsan bir gürültüyle.

Bir sessizlik çöktü.

Ama kül durmadı.

Aksine, yukarı yükseldi—

onun etrafında dönen soluk bir hale oluşturdu.

Hava titreşti.

Kül taneleri kelimelere dönüştü:

[GÖREV TAMAMLANDI — KAÇIŞ ROTASI]

Kaçtın.

Hayatta kaldın.

Parlamayı bastırdın.

Kül yoğunlaştı, onu sardı.

[STATÜ GÜNCELLEMELERİ İŞLENİYOR…]

Taneler cildine değmeden, içeride bir şeyleri değiştirdi.

Kül Toleransı +1

Boğazındaki yanma azaldı, gözlerindeki sızı hafifledi.Işık Bastırma — Seviye 1

İç ışıktaki çalkantı ilk kez itaatkâr oldu.Kül-Alev Tohumu: %3 → %4

Derin bir kıvılcım güçlendi—küçük ama tartışmasız.Psişik İz (Lira Bağı)

Sağ tarafında sıcak bir titreşim; Lira'nın varlığını zihninin kenarında hissetti.Dayanıklılık (Küçük Artış)

Bacakları güçlendi, nefesi derinleşti.

Kül durdu.

Sonra tekrar hızlandı.

Yeni bir mesaj havada yandı:

[SÜRPRİZ ÖDÜL ALINDI]

KÜLBAĞLI FISILTISI — Pasif Seviye 1

Aras'ın omurgasından buz gibi bir titreme geçti.

Kadim, temkinli ve gözeten bir his içinden açıldı.

Etkisi:

Artık Aras, yüz metre içindeki herhangi bir Külbağlıyı sezebilecekti.

Sesle değil.

Görüyle değil.

Havada bir baskı…

içgüdüde bir sıkılaşma…

deride bir titreşim olarak.

Bir avcının varlığını, avın bedenine çeviren bir his.

Kül söndü.

Aras bir nefeslik rahatlama yaşadı.

Sonra tünel yarılarak kükredi.

KHHH—RRRAAAAH!

Arkasındaki taş büküldü; sıkışmış Külbağlı tüm ağırlığıyla yükleniyordu.

Duvarın üzerinde ince bir çatlak belirdi.

Sonra—kemiksi, kıvrık, kül damlayan bir pençe aralıktan dışarı sarktı.

Aras geri sendeledi, kalbi göğsünü kıracak gibiydi.

Yaratık boşluğu genişletmeye çalıştı.

Taş karşı koydu.

Çatlaklar ağ gibi yayıldı.

Ve tünel karar verdi.

ÇAT!

Duvar hızla kapandı.

Yaratığın kolu temiz bir biçimde kesildi.

Pençe, kül bulutları saçarak Aras'ın bulunduğu tarafa fırladı.

Bir süre hareketsiz kaldı.

Sonra—nabız attı.

Kemikleri boyunca soluk bir gri ışık dolaştı;

sanki kesik uzuv hâlâ bir iradeye sahipti.

Aras, nefesi kesilmiş hâlde baktı.

Kül yeniden yükseldi, kopmuş kolu çember içine aldı.

Harflere dönüştü:

[ÖGE DÜŞTÜ]

Uçan kemik parçası ağır ağır yükseldi—

tünelin kendisinden bile eski bir güç tarafından Aras'a doğru çekiliyormuş gibi.

KÜLBAĞLI PENÇEBIÇAĞI

Organik — Küldoğumlu Silah

Özellikler:

• Doğal olarak keskin; taşı ve eti aynı kolaylıkla yarar

• Külbağlılara karşı artırılmış etki

• Külbağlı Fısıltısı ile uyumlu titreşimler yayar

• İçinde korku içgüdüsünden izler taşır

Pasif — Kalan Korku Nabzı:

Yakındaki Külbağlıları bir an duraklatabilir.

Bıçak havada süzülerek onu bekliyordu.

Aras elini uzattı.

Parmaklarına soğuk bir titreşim vurdu—reddetme değil,

tanıma.

Kemik kulpu kavradı.

Denge mükemmeldi.

Ağırlık ellerine aitmiş gibiydi.

Bu tuhaf dünyada uyandığından beri ilk kez Aras kendine yakın bir şey hissetti:

Zafer değil.

Güvenlik değil.

Ama bir silah—

ve silahsız ölmeyeceğinin hafif bir vaadi.

Elinde titreşen Pençebıçağı ile Aras,

tünelin bekleyen karanlığına doğru yürüdü.

Kül, onun geçmesine izin verir gibi yana çekildi.

More Chapters