LightReader

Chapter 56 - KARANLIK

Hazal'ın Anlatımı

Son günlerde Boran'ın bakışlarında bir ağırlık vardı. Onun yanında olmama rağmen, kalbinin içinde sakladığı fırtınaları hissediyordum. Bana her dokunuşunda, gözlerinde gizlediği bir korkuyu görüyordum.

Bir sabah uyanırken hissettim… O, çoktan kalkmıştı. Odada yalnızdım. Yastığın üzerinde hâlâ kokusu vardı ama bu, içimdeki boşluğu doldurmaya yetmedi. İçimden bir ses, "Bir şey oluyor," diyordu.

Koridora çıktığımda Boran'ı duydum. Cem'le konuşuyordu. Sesi normalden daha sertti, daha öfkeliydi. Adımı duydum… Ve içim buz kesti.

"Hazal benim zaafım değil!" dedi Boran, öfke dolu bir sesle. "O benim nefesim. Ona dokunurlarsa, bu şehir kan gölüne döner!"

Kapıya yaslandım, gözlerimden yaşlar süzüldü. Boran'ın dünyasının ne kadar karanlık olduğunu biliyordum ama onun ağzından bu sözleri duymak, içimdeki korkuyu büyüttü.

Bir hain vardı. Bunu seziyordum. Boran bana söylemese bile, kalbim hissediyordu. Çünkü onun gözlerine her baktığımda, saklamaya çalıştığı gölgeleri görüyordum.

O akşam Boran yanıma geldi. Ellerimi tuttu, gözlerimin içine baktı.

"Ne olursa olsun, yanında olacağım," dedi.

Sustum. Çünkü içimdeki korkuyu söylemeye cesaret edemedim: Ya sana bir şey olursa? Ya düşmanların önce seni elimden alırsa?

Ama o gece olanlar, korkularımın boşuna olmadığını gösterdi.

Camın ardından dışarıyı seyrederken bir gölge fark ettim. Bahçenin köşesinde, siyah kıyafetli biri vardı. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Tam bağıracaktım ki, göz göze geldik. O an içime bir ürperti yayıldı.

Boran hızla yanıma koştu.

"Ne oldu Hazal?"

Titreyerek cama işaret ettim. Ama o gölge yok olmuştu.

Boran'ın gözleri kısıldı. Hemen adamlarına emir verdi. Bahçe arandı, iz bulunamadı. Ama ben biliyordum: O gözler, beni izliyordu. Bizi izliyorlardı.

Ve ilk defa gerçekten hissettim:

Karanlık artık sadece Boran'ın değil, benim de üzerime çökmüştü.

More Chapters