LightReader

Chapter 61 - KURŞUNLARIN ARDINDA

Boran'ın Anlatımı

Adımlarım ağır değildi, aksine ateş gibiydi. İçimdeki ihanetin zehri damarlarımda dolaşırken, tek düşündüğüm şey vardı: Hesabı kapatmak.

Adamım bana dönüp, "Abi, nereye gidiyorsun?" dediğinde, gözlerim buz gibiydi.

"Onun sonunu almaya," dedim. Sesimde ne öfke vardı, ne de tereddüt. Sadece kesinlik.

Hazal ise arkamdan fısıldadı:

"Boran, ne olur… tek başına gitme."

Başımı çevirdim. Gözlerime baktığında gördüğü şeyin sadece bir karar olmadığını, aynı zamanda bir veda gibi hissettirdiğini fark ettim. Çünkü ben, o adama kurşunu sıkmazsam kendime dönemeyecektim.

Arabaya bindim, direksiyonu sertçe kavradım. Hazal yan koltuğa oturmuştu, elleri titriyordu ama gözlerinde kararlılık vardı.

"Yanına geleceğim," dedi, "çünkü sensiz bekleyemem."

Onu korumak istesem de, o an sesim çıkmadı. Çünkü biliyordum; yanımda olmasa bile kalbi yine benimle olacaktı.

---

Şehrin en karanlık köşelerinden birine vardık. Depo… yıllarca bizim için güvenli bir yuva olmuştu. Ama şimdi ihaneti saklayan bir mezarlığa dönüşmüştü.

Kapının önünde arabadan indim. Silahıma susturucu takarken, Hazal'ın sesi içimde yankılandı:

"Boran… gözlerindeki bu ateş seni yakacak."

Onun gözlerine son bir kez baktım. "O ateş sönecek Hazal. Ama önce, o kurşun çıkacak."

---

Depoya adımımı attığımda karanlıkla yüzleştim. Çelik kokusu, rutubet ve ihanetin kokusu birbirine karışmıştı.

Ve oradaydı… yıllardır kardeşim dediğim adam. Ellerini cebine sokmuş, sanki hiçbir şey olmamış gibi bana bakıyordu.

"Boran…" dedi, sesinde pişmanlıktan eser yoktu. "Sana ihanet etmedim. Ben sadece kendi yolumu seçtim."

Dudaklarımda acı bir gülümseme belirdi.

"Benim yolumdaydın. Benim omzumda büyüdün. Ve şimdi kendi yolunu, benim kanımla mı açacaksın?"

Silahımı kaldırdım. Hazal, arkamda nefesini tutmuştu. O an, dünyanın sessizliği kulaklarımı çınlattı.

Bir kurşun sıkıldı.

Ama benim elimden değil.

Yanımdaki sütun paramparça oldu. Hain, çoktan tetikteydi. Depo bir anda kurşun yağmuruna döndü.

Hazal'ın çığlığını duydum. "Boran!"

Onu yere yatırdım, üstüne kapandım. Kafamın üzerinden kurşunlar geçiyordu. O an tek düşündüğüm şey, onu canlı tutmaktı.

Tetiğe bastım. Bir, iki, üç… Kurşunların sesi kalbimdeki çığlığı bastıramadı.

Ama içimde biliyordum: Bu hesap sadece mermiyle kapanmayacaktı. Çünkü en ağır kurşun, ihanetin kalbime sapladığıydı.

More Chapters