Hazal'ın Anlatımı
Kurşunların sesi kulaklarımda çınlarken tek düşündüğüm şey Boran'dı.
Onun vücudu benim üstümdeydi, göğsüme yaslanmış nefes alışını hissediyordum. Her nefeste kalbim biraz daha parçalanıyordu.
"Boran… lütfen," dedim fısıltıyla. Sesim titriyordu.
Ama o, gözünü kırpmadan doğruldu, silahını kaldırdı.
Bir an için göz göze geldik. İçimdeki korkuyu okudu. O bakış, bana bir şey söyledi:
"Eğer ölürsem, sen yaşayacaksın."
Ama ben buna razı değildim.
---
Kurşunlar etrafımızı yağmur gibi delip geçiyordu. Her patlamada duvar parçaları üzerimize düşüyordu.
Boran'ın adımlarını izledim; soğukkanlı, kararlı ve ölümüne hazırdı.
Tam o anda hainin sesi yankılandı:
"Boran! Senin için ölmeye hazır olanların bile, seni bir gün terk edeceğini göreceksin! Çünkü senin yolun sonu hep mezar!"
O sözler, içime bıçak gibi saplandı. Boran'ın yüzüne baktım, tek bir kası bile oynamıyordu. Ama kalbinin derininde parçalandığını biliyordum.
Ben… dayanamadım.
Ayağa fırladım, onun önüne geçtim. Boran'ın "Hazal!" diye haykırışı depoyu inletti.
Ama ben çoktan kollarımı iki yana açmıştım. Sanki kendi bedenimle onu koruyabilecektim.
Karşımızdaki adamın silahı tam bize çevrilmişti.
"Hazal, geri çekil!" diye kükredi Boran.
Başımı salladım. "Hayır. Sen düşersen ben de düşerim. Seni onsuz bir dünyaya bırakmam."
---
Tam o anda her şey bir anda oldu.
Kurşun sesiyle birlikte dünya dondu. Gözlerim kapandı, kalbim sanki göğsümden söküldü. Ama acı hissetmedim. Yavaşça gözlerimi araladığımda gördüğüm tek şey Boran'ın yüzüydü.
O, bana bakıyordu. Gözlerinde panik, öfke, korku vardı.
"Hazal… kanama var mı?!" diye titreyen sesiyle fısıldadı.
Ellerimi kontrol ettim, hiçbir şey yoktu. Kurşun bana değil, tam arkamdaki demir sandığa saplanmıştı.
Ama o an anladım: Bir gün bu kurşun gerçekten beni bulabilirdi. Ve ben yine de gözümü kırpmadan onun önüne geçerdim.
---
Boran, adamı yere sermek için doğruldu. Silah sesleri birbiri ardına patladı. Her kurşunda içim titredi. Ve sonunda hain yere düştü. Kanlı yüzünde acı bir gülümseme vardı.
"Sen de biliyorsun Boran… bu yol seni yutacak."
Son nefesini verirken gözlerimi kapattım. Çünkü o an gördüğüm tek şey Boran'ın omuzlarına çöken yük oldu.
---
Silahı elinden düşürdüğünde, yanına koştum. Ellerini tuttum, alnımı onun göğsüne yasladım.
"Boran… bu yolun seni yutmasına izin vermeyeceğim. Yemin ediyorum… seni yaşatacağım. Çünkü sen, benim nefesimsin."
O, kollarını sımsıkı sardı bana. Dudaklarının kenarında acı bir fısıltı vardı:
"Sen yanımda olursan, Hazal… yemin olsun, hiçbir kurşun bizi ayıramaz."