LightReader

Chapter 20 - Bölüm 20: Kapıyı Kimseye Açma

Şile'deki o küçük ahşap ev, Ferkan ve Sevim için zamanın durduğu bir yer olmuştu. Birkaç gün boyunca dış dünyayı unuttular. Gündüzleri evin tozunu toprağını temizleyip, kırık dökük yerlerini onardılar; geceleri ise yıldızların altında, dalga seslerini dinleyerek birbirlerine hiç anlatmadıkları hayallerini anlattılar. Bu, hayatlarında çaldıkları ilk ve en değerli zamandı.

Ancak gerçek dünya, kapılarını çalmak için fazla beklemedi. Evdeki erzakları tükenmiş, ceplerindeki son para da bitmişti. Ferkan, başka çareleri olmadığını biliyordu. Şehir merkezine inip banka hesabında kalan son birkaç kuruşu çekmek zorundaydı. Bu, iz bırakmak demekti. Bir risk alıyordu.

"Hemen döneceğim," dedi Sevim'in endişeli gözlerine bakarak. "Sadece biraz yiyecek alıp geleceğim. Kapıyı kimseye açma."

Ferkan, kasabadaki bankamatiğe ulaştığında kalbi gerginlikle atıyordu. Kartını soktu, küçük bir miktar para çekti ve hızla oradan uzaklaştı. Ama o kısacık an, avcılar için yeterliydi. Ferkan'ın yaptığı o küçük işlem, Rüya'nın tuttuğu özel dedektifin sistemlerinde kırmızı bir alarm gibi yanıp sönmüştü. Dedektif, Ferkan'ın aile mülklerini zaten listelemişti. Şile'deki bu işlem, son yapboz parçasıydı.

Telefon çaldığında Rüya, ofisinde yeni sezon tasarımlarını inceliyordu. "Buldum onları," dedi dedektif. "Şile'deler. Babanızdan kalma evde."

Rüya'nın yüzüne soğuk bir tebessüm yayıldı. "Güzel," dedi sakince. "Şimdi o adresi alıp Kenan'a vereceksin. Karısını bulmasına yardım ettiğimizi söyle. Ama bir şartla: Sadece korkutacak. O küçük cennetlerini başlarına yıkacak. Tek bir fiske bile vurmayacak. O zevk daha sonra benim olacak."

Dedektif, emri anında yerine getirdi. O sırada bir kahvehanede oturan Kenan'ın telefonu çaldı. Aldığı haberle gözleri parladı. Karısının yerini öğrenmişti. Üstelik güçlü bir müttefiki vardı. Kaybettiği onurunu geri almak için intikam ateşiyle yola çıktı.

Ferkan, ellerinde poşetlerle sığınağa döndüğünde, Sevim onu kapıda karşıladı. İkisi de Ferkan'ın fark edilmemiş olmasının rahatlığıyla gülümsediler. Mutfağa geçip, aldıkları taze sebzelerle yemek hazırlamaya başladılar. O an, o mutfakta, sadece mutluluk ve huzur vardı.

Ama bilmedikleri bir şey vardı. Onlar o yemeği hazırlarken, Şile'ye doğru gelen yolda, içinde saf nefret taşıyan bir araba hızla yaklaşıyordu. Fırtına, cennetlerinin kapısını kırmak üzereydi.

More Chapters