31. Gün:
Sabah gözlerimi açtığımda içimde tarifsiz bir ağırlık vardı. Sanki kalbime görünmez bir taş bağlanmış gibi. Boğazım düğüm düğümdü, nefes almak bile acı verdi. Güne başlamak istemedim. Yatağımdan kalkmak, nefes almak kadar zor geldi. Sessizliğin içinde boğulmak böyle bir şey olmalı.
---
32. Gün:
Bugün hiçbir şey hissetmedim. Ne mutluluk, ne öfke, ne umut… Sanki ruhum boşaltılmış bir kabuk gibiydi. Yüzümde bir ifade yoktu. Aynaya baktığımda kendimi tanıyamadım. Gözlerimde eskiden bir ışık vardı. Şimdi sadece sessiz bir karanlık var.
---
33. Gün:
Anksiyete bugün çok güçlüydü. Kalbim göğsümden çıkacak gibiydi. Her şeyden korktum: sessizlikten, gürültüden, kendi düşüncelerimden. İçimde bir fırtına koptu ama kimse duymadı. Kimse anlamıyor, kimse göremiyor. Bu çok daha fazla canımı yakıyor.
---
34. Gün:
Bipoların yükseliş anlarındaydım. İçimde tuhaf bir enerji patlaması oldu. Konuşmak, yazmak, bir şeyler yapmak istedim. Ama bu enerji sahteydi… çünkü kısa sürdü. Aniden içimde bir kapı kapandı ve ruhum tekrar karanlığa gömüldü. Bu iniş çıkışlar canımı parçalar gibi.
---
35. Gün:
Yalnızlık bugün daha fazla bastırdı. İnsanlarla konuşmak istemedim. Zaten kimsenin beni anlamayacağına inanıyorum. İçimdeki karanlık büyüdükçe, dış dünyadan daha da uzaklaşıyorum. Ruhum, yavaş yavaş sessizliğe gömülen bir çığlık gibi.
---
36. Gün:
Bugün hiçbir şey yapmadım. Yatağın içinde kıvrılıp sessizce ağladım. Gözyaşlarım boğazıma aktı sanki. Kalbimde bir boşluk değil; uçsuz bucaksız bir çukur var. Ve ben bu çukurun dibine düşmüş gibiyim.
---
37. Gün:
Sabah uyandığımda içimde bir umut kırıntısı vardı. Bir kahve yaptım. Sessizce pencereden dışarı baktım. Kuşların sesini duydum ama içimde hiçbir şey kıpırdamadı. Hayat devam ediyor ama ben yerimde sayıyorum.
---
38. Gün:
Gece boyunca uyuyamadım. Kalbim deli gibi çarptı. Nefesim kesildi, ellerim titredi. Korkularım sanki ete kemiğe bürünüp odanın içinde dolaşıyor gibiydi. Kendimi köşeye sıkışmış hissettim.
---
39. Gün:
Bipolar enerjim yine patladı. Kafamın içinde yüzlerce düşünce dolaşıyor. Her şeyi aynı anda yapmak istiyorum ama hiçbirine başlayamıyorum. Bu sahte güç, sonra ruhumu daha da yorgun bırakıyor.
---
40. Gün:
Bugün içimde büyük bir boşluk vardı. Gözlerim yaşla doldu ama ağlayamadım. Sessizlik içimi kemirdi. İnsan kalabalığının ortasında bile yapayalnızım.
---
41. Gün:
Bir an için güldüm bugün. Bir şarkı çaldı, içimde bir şey kıpırdadı. Ama o an, bir rüya gibiydi… çok çabuk geçti. Mutluluk bana uğrasa bile kalmıyor.
---
42. Gün:
Düşüncelerim karanlık. Kendimi suçluyorum, geçmişi düşünüyorum. "Keşke"lerle dolu zihnim beni boğuyor. Geçmiş, şu anın üzerine bir gölge gibi düşüyor.
---
43. Gün:
Bugün konuşmadım. Kimseyle. Sessizliğim artık bir tercih değil, mecburiyet. Çünkü konuşsam bile kimse anlamıyor. Yalnızlık, artık bir duygu değil; varoluş biçimim oldu.
---
44. Gün:
Bipolar iniş başladı. Yine bir anda enerjim çekildi. İçimdeki ışık sönüyor. Karanlık beni yutarken ben sadece sessizce izliyorum. Savaşacak gücüm kalmamış gibi.
---
45. Gün:
Bugün kendi kalbimle kavga ettim. "Neden hâlâ buradayım?" diye sordum kendime. Cevap yoktu. Sadece içimde yankılanan sessiz bir acı.
---
46. Gün:
Anksiyete bugün yine kabus gibiydi. Nefes almak zorlaştı. Ellerim titredi. Sanki görünmez bir el kalbimi sıkıyor. Bu korku, kelimelere sığmayacak kadar büyük.
---
47. Gün:
Biraz yürüdüm. Güneşi hissettim ama içimdeki karanlık hâlâ yerli yerinde. Sanki içimde bir sis perdesi var; ne kadar ışık gelse de içeri giremiyor.
---
48. Gün:
Bugün ruhum paramparça. Bir şey yapsam bile içimdeki boşluk dolmuyor. Ağlamak istedim ama içimdeki acı kelimelere bile sığmıyor.
---
49. Gün:
Bipolar yükseliş bir kez daha geldi. Hızlı konuştum, gülümsedim. İnsanlar beni iyi sandı. Ama bu sadece bir maskeydi. Karanlık içimde saklandı.
---
50. Gün:
Kendimi ağır bir taşın altında gibi hissediyorum. Her hareketim yavaş, her düşüncem bulanık. Ruhum yoruldu… çok yoruldu.
---
51. Gün:
Bugün kimseyle konuşmadım. Sanki dünya benden kopmuş. Ya da ben ondan. Yalnızlık artık ruhumun bir parçası.
---
52. Gün:
Gece boyunca kaygı nöbeti geçirdim. Ellerim buz gibi oldu. Kalbim sanki göğsümden çıkacak gibiydi. Korku, karanlık bir örtü gibi üzerimi kapladı.
---
53. Gün:
Bir kitap okudum ama satırlar gözümün önünden kayıp gitti. Düşüncelerim o kadar gürültülü ki hiçbir şeye odaklanamıyorum.
54. Gün:
Bipolar enerji patlaması yaşadım. Bir sürü şey planladım. Ama akşam olunca tüm enerjim söndü. Sanki içimdeki ışık bir kez daha kapandı.
55. Gün:
Bugün sadece ağladım. Sessizce. Karanlık odada gözyaşlarım sessizliğe karıştı. Kimse bilmiyor, kimse duymuyor. Ama içim kanıyor.
56. Gün:
Bir mesaj geldi. Birinin sesi iyi geldi ama kısa sürdü. İnsanlar bana iyi geliyor ama içimdeki boşluk onları da boğuyor.
57. Gün:
Gece boyunca korkularımla baş başa kaldım. Kalbim delice çarptı. Zihnimde kötü senaryolar dönüp durdu. Anksiyete beni paramparça ediyor.
58. Gün:
Bugün hiçbir şey yapmak istemedim. Sadece boşluğa baktım. Saatler geçti ama hiçbir şey hissetmedim. Ruhumun rengi gitmiş gibi.
59. Gün:
Bir şarkı dinledim ve içimde bir şey koptu. Eskiden hissettiğim her şeyin gölgesi üzerime çöktü. Gözyaşlarım sessiz ama yakıcıydı.
60. Gün:
Bugün, bu savaşın beni ne kadar yorduğunu bir kez daha anladım. Ruhumda derin izler var. Bipolar inişler, depresyonun karanlığı, anksiyetenin kelepçesi… Hepsi beni sıkıca sarmış. Ama hâlâ buradayım. Her şey acıtsa da hâlâ nefes alıyorum. Ve bu, belki de en sessiz çığlığım.