LightReader

Chapter 2 - ikinci Bölüm Bir başka boyut

İkinci Bölüm – Bir Başka Boyut

Tüm gün, nedense onun yüzü gözümün önünden gitmedi. Sanki onu yıllardır tanıyordum. Akşam olunca düşüncelere öyle dalmışım ki; kaynar suyu kupa yerine elime döktüğümü çok sonra fark ettim. Neler oluyordu bana? Uyumam gerekiyordu ama bir türlü düşüncelerimden kurtulamıyordum.

Gözlerim kapandı… fakat tekrar açtığımda, yanımda ilk aşkım vardı. Sürekli buluştuğumuz yerde oturuyor, sohbet ediyorduk. Ama bir tuhaflık vardı; söylediklerimi duymuyordu. Neden duymuyordu ki? O sırada bir siren sesi duydum. Ne sireni bu? Ve neden bu kadar sıcaktı?

"Valeria! Valeria, kalk!"

"N'oldu?"

Etrafım duman altındaydı, nefes bile alamıyordum. Telefonumu kaptım ve oradan çıkmak için kapıya yöneldim. Bir şekilde dışarı çıkmayı başardım ama her şeyim yanmıştı. Şimdi ne yapacaktım? Çaresizce kaldırım kenarına çöktüm.

Çok üşümüştüm, ama kimsem yoktu. Önümde kül olmuş binayı çaresizce izliyordum. Tam o sırada arkamdan gelen bir sıcaklık hissettim; biri montunu omzuma bırakmıştı. Başımı kaldırdım.

"Çok şükür ki sana bir şey olmamış. Her yerde seni aradım."

Bu oydu… Beni geçen gün kurtaran çocuk.

"Beni zaten bir kere kurtardın," dedim yorgun bir sesle.

"Şu anda seni yalnız bırakamam. Kimsen yok sonuçta, değil mi?"

"Bu seni nereden ilgilendiriyor ki?" diye mırıldandım.

"Çünkü kimsesi olmayan insanlar birbirine destek olmalıdır."

"Teşekkür ederim… kusura bakma. Şu an ne dediğimi bilmiyorum. Her şey yandı… her şeyim. Ne yapacağımı bile bilmiyorum."

"Sen kaçıncı kattaydın?" diye sordu.

"Altıncı… da bunun ne ilgisi var?"

"Yangın birinci kattan başladı. Belki de senin odan tamamen yanmamıştır."

"Yine de oraya girmemize asla izin vermezler."

"Sen bana güven. Hadi, kalk. Gidiyoruz."

"Nereye? Dur, dur bi— aa!"

Biraz yürüdükten sonra sonunda arabasına varmıştık. Daha önce de görmüştüm ama yine de gözüme oldukça havalı görünüyordu. Büyük ihtimalle bir Subaru'ydu; modelini tam çıkaramamıştım ama bu pek de önemli değildi. Yine de gerçekten dikkat çekiciydi.

Kapıyı benim için açtı.

"Buyurun hanımefendi."

Bir an duraksadım. Yeni tanıştığım bir adamın arabasına binmek ne kadar mantıklıydı ki?

Denemeden bilemezsin… Ayrıca şu an o adamın ceketini giyiyorsun.

İçimdeki ses susmak bilmiyordu.

Pekala… Bir şans vereceğim. Hislerime güveniyorum.

"Teşekkürler… hanımefendi," dedi hafif bir gülümsemeyle, kendi sözünü tekrar edip benimle dalga geçer gibi.

Arabaya bindim. İçerisi de en az dışı kadar sade ama bir o kadar havalıydı. Koltukların kokusu, temizliği, düzeni… Her şey bana garip bir şekilde güven veriyordu.

"Isıtıcıları açtım, birazdan ısınır içerisi," dedi.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum.

"Kafanı dağıtmak için bir yere… ve seni daha iyi tanıyabilmek için."

"Beni tanımayı neden bu kadar çok istiyorsun?"

"Bilmiyorum," dedi. "Bana zaten çok da uzak gelmiyorsun."

Aslında o da bana uzak gelmiyordu. Aksine, tuhaf bir şekilde tanıdık hissediliyordu.

"Kapüşonunu çıkart istersen. Arabamın içi sıcak."

"Hayır, ben böyle iyiyim."

Gerçekten de onu kapüşonsuz hiç görmemiştim. Bir şey mi saklıyordu, yoksa kocaman kulakları mı vardı? İçimde ufak bir merak kıpırdadı.

"Neden peki? Neden çıkartmıyorsun?" dedim ve ona doğru küçük bir hamle yaptım.l

Bileğimden tuttu.

"Hayır, teşekkür ederim hanımefendi," dedi. Yüzü bana fazlasıyla yakındı.

"B-ben sadece kapüşonsuz halini merak etmiştim seni hiç o şekilde görmedim her zaman takıyorsun"

"Demek beni bu kadar çok merak ediyorsun öyle mi?"

"Yani acaba kocaman kulaklarin falan mi var diye düşünüyorum ya da kafan mı kel?"

More Chapters