LightReader

Chapter 35 - 29-07

 

PKK sığınağı beton bloklarla desteklenmişti, duvarların bir kısmı rutubet tutmuştu, zeminden yukarı doğru yayılıyordu.

Giriş bölgesini tüylü yosunlar kaplamıştı, kar yada yağmur yağdığında su her iki taraftaki ıslak tortulardan çukur açarak akıp gidiyordu.

Mağara omurgası boyunca uzanan daracık bir koridorla ikiye ayrılıyordu, sol odada yükseklik birden dört metreye kadar yükseliyordu.

Ayşe yukarı baktığında sarkıtları saymaya başladı.

Şafak vakti dışarı. Çıkmıştı, sabah ışığının ince hüzmeleri yukarıdaki gölgeyi kırıyor, yer yer kırağıları eritiyor, geri kalanı kristal beyazlığında bırakıyordu.

İlerideki pınar onların tek su kaynağıydı, üstelik hayatta kalmaları için elzemdi.

Çok uzakta değildi. Her yer hala karanlıktı, hava bir mezar kadar soğuktu, militanlar dört bir yana kilometrelerce uzanan, tünellerden ve odacıklardan oluşan geniş bir yer altı mezarlığının üzerinde mi duruyordu?

Bu mağarada çok gerilla gömdük dedi Jiyan.

Şehitlerimizin cesetlerini işgalci Türk askerine bırakmayız demişti.

Çukur kazmayı bırakmayıp yer altı. İmparatorluklarını genişletiyor, pençeleri ile kazdıkları her toprak parçası ile uygarlığa daha da mı yaklaşıyorlardı?

Berivan su yollarına en yakın çukurların yerlerini işaretlemişti, bu. Çukurlar onu rahatsız etmiyor gibiydi, sanki militanların çukurlarından değil su birikintilerinin yanından geçiyordu.

Jiyan başını öne eğmişti, Berivan'ın susmasını istiyordu keşke ona karşı koyacak cesareti olsaydı.

Belki de gerçekten korkaktı, gençliğinde babası para için kendisini bir mal gibi yaşlı bir adama sattığında kaçıp örgüte sığınmıştı.

Berivan mayınların nasıl kurulduğunu ona kaç kere anlatmıştı bu kolay adımları bıkmadan usanmadan anlatıp bir çocuğa tuvalet eğitimi veriyormuş gibi tavır takınmıştı.

Her zaman elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıştı ama Türk komandosu her zaman daha akıllıydı.

 

More Chapters