LightReader

Chapter 18 - Bölüm 18:Ne Yapacağız Şimdi

Gecenin soğuk sessizliğinde, Ferkan'ın aklına tek bir yer geldi. Yıllardır gitmediği, Rüya'nın varlığından bile haberdar olmadığı, babasından kalma küçük, ahşap ev. İstanbul'un karmaşasından kaçıp sığındıkları, Şile'nin bir köyünde, denizi gören bir tepenin üzerindeydi. Bu, onların tek sığınağı olabilirdi.

Hemen bir taksi çevirdi. Sevim'in elini bir an bile bırakmadan arka koltuğa oturdular. Yol boyunca Sevim, yaşadığı şokla titriyordu. Ferkan, ceketini çıkarıp onun omuzlarına örttü. Onu kendine çekip başını göğsüne yasladı. "Geçti," diye fısıldadı saçlarına. "Artık güvendesin. Söz veriyorum, sana bir daha kimse dokunamayacak." Sevim'in gözyaşları, Ferkan'ın gömleğini ıslatırken, yıllardır ilk defa kendini gerçekten güvende hissetti.

Saatler süren bir yolculuktan sonra, günün ilk ışıklarıyla köye vardılar. Taksi onları, sarmaşıkların bürüdüğü ahşap evin önünde bıraktı. Ferkan, paslı anahtarı kilide sokup çevirdiğinde, içeriye naftalin ve kurumuş ahşap kokusu doldu. Ev tozluydu, eşyaların üzeri beyaz örtülerle kaplıydı ama her köşesi huzur kokuyordu.

O gün konuşmadılar. Sadece yorgun bedenlerini eski bir divanın üzerine bırakıp birbirlerine sarılarak uyudular. Ne Rüya vardı, ne Kenan, ne de atölye. Sadece iki yorgun kalp, fırtınadan sonra sakin bir limana sığınmış gibiydi.

Ertesi sabah, martıların çığlıkları ve pencereden sızan parlak güneş ışığıyla uyandılar. Ferkan, Sevim uyanmadan sessizce evden çıkıp köyün bakkalından ekmek, peynir, zeytin ve çay aldı. Geri döndüğünde, Sevim'i pencereden denizi izlerken buldu. Yüzündeki morluk hala oradaydı, ama gözleri... Gözleri yıllardır hiç olmadığı kadar canlı ve parlaktı.

Eski ahşap masaya mütevazı bir kahvaltı kurdular. Sıcak çaylarını yudumlarken, ilk defa gelecek hakkında konuştular.

"Ne yapacağız şimdi?" diye sordu Sevim, sesindeki endişeyi gizleyemeden.

"Bilmiyorum," dedi Ferkan dürüstçe. "Paramız neredeyse yok. Gidecek bir yerimiz, çalacak bir kapımız da... Ama ilk defa bir seçimimiz var, Sevim. Korkuyla değil, istediğimiz gibi yaşama seçimimiz. Ve ben seni seçtim."

Ferkan elini uzatıp Sevim'in elini tuttu. "Zor olacak. Peşimize düşecekler. Ama birlikte olduğumuz sürece, her şeyle savaşabiliriz. Sıfırdan başlayacağız. Sadece sen ve ben."

Sevim, Ferkan'ın gözlerindeki kararlılığı ve aşkı gördü. Yüzünde, tüm acıların ve korkuların arasından sıyrılıp gelen, umut dolu bir tebessüm belirdi. O an, o eski evin aydınlık mutfağında, iki kırık bardakta içtikleri çayla, yeni hayatlarına ilk adımı attılar. Fırtına dinmemişti, sadece gözünden uzaklaşmışlardı. Ama şimdi, fırtınaya karşı birlikte duracaklardı.

More Chapters