Mavi beyaz ışık, vadinin karanlık tavanını yararak indiğinde, Boğucuların Efendisi'nin gölgesi ilk kez geri çekildi.
Işık, ne plazma ne de yıldırım gibiydi; saf çekirdek özü gibi, zamanın başlangıcından beri var olan bir parıltıydı. Yemin Alevi bile onun huzurunda sessizleşti.
Boğucular, kükreyerek geri çekildi. Efendi'nin kara yıldız gözleri bir anlığına kısıldı.
— Bu… mümkün değil, dedi. Sesinde ilk kez şüphe vardı.
Efsanenin Uyanışı
Işığın içinden, altı kolu spiral kanatlar gibi dönen devasa bir siluet çıktı. Gövdesi, galaksilerin dönerken bıraktığı ışık izleriyle kaplıydı; her plakasında milyonlarca yıldızın yansıması vardı.
Göğsünde, Otobot tarihindeki en eski sembol parlıyordu: Yıldız Bekçisi'nin Mührü.
Vadideki her savaşçı, çekirdeğinin en derin katmanında aynı şeyi hissetti — bu, sadece bir savaşçı değildi. Bu, evrenin denge noktasıydı.
Ironsurge'un patlama komutunu iptal eden de oydu; zincir, hâlâ göğsünü delen parçalarla titrerken, Bekçi'nin bakışı Ironsurge'a ulaştı.
— Henüz vakti değil, dedi, sesi bin yıldızın uğultusu gibiydi.
İlk Çarpışma
Bekçi'nin kanatları açıldığında, vadinin çelik duvarları parçalandı. Her kanat vuruşu, Boğucu ordusunun sıralarını yok etti. Yıldız enerjisi zincirleri kırıyor, Efendi'nin kalkanını çatlatıyordu.
Efendi, öfkeyle kükredi. Zincirleri göğe doğru çekti, bir kara delik girdabı açıldı. Vadinin yarısı, gökyüzüne doğru savrulmaya başladı.
Thermablade, çekirdek hızını maksimuma çıkararak bu çekimi dengelemeye çalıştı. — Daha fazla dayanamayacağız! diye haykırdı.
Bekçi, bir elini kaldırdı. Elinden yayılan ışık, kara delik girdabını kapattı. Ama bu hamle, onun enerjisinin büyük bir kısmını tüketti.
Efendi gülümsedi: — Yıldızlar sönmeye mahkûmdur.
Kayıplar ve Fedakârlık
Gravitor, ağır hasar almış gövdesiyle yeniden yerçekimi alanlarını kurdu. — Bekçi… vadinin merkezine! Orada seni güçlendirecek çekirdek var!
Bekçi, bir an tereddüt etti. Çünkü o çekirdek, vadinin altındaki Uyanış Kuyusu idi — ve açılırsa, tüm gezegenin yaşam döngüsü bitecekti.
Ama Efendi'nin zincirleri, Ironsurge'un kalan gövdesini yerden söküp havaya kaldırdığında, karar verildi.
Bekçi, kuyunun kapağını açtı. Mavi beyaz ışık, tüm vadeyi kapladı. Otobotlar, son enerjilerini bu ışığa bağladı. Boğucular, çığlıklar atarak geriye çekildi.
Kıyamet Noktası
Efendi, zincirlerini bir kez daha salladı, bu kez doğrudan ışığın içine. Fakat Bekçi, tüm gücünü tek bir darbe ile topladı.
Kanatları, Efendi'nin zırhını ilk kez yarıp geçti. Kara kıvılcımlar gökyüzüne fırladı, yıldızsız boşluk bir anlığına parçalandı.
Ama bu sadece başlangıçtı. Efendi yaralandı, ama düşmedi. Gökyüzünde yeni yarıklar açılmaya başladı — bu kez sadece Efendi'nin zincirlerinden değil, bilinmeyen başka güçlerden.
Bekçi, vadideki herkese son kez baktı:
— Bu savaş burada bitmeyecek… ama galaksinin kaderi artık değişti.