LightReader

Chapter 15 - Bölüm 15:Oyun bitti

Milano'daki günler, Ferkan için bir işkenceydi. Rüya, bu seyahati Ferkan'ı yeniden kazanmak, ona "ait olduğu yeri" göstermek için bir fırsat olarak görüyordu. Şık restoranlar, pahalı mağazalar, fuarlardaki güçlü duruşları... Hepsi Ferkan'a "Biz buyuz, o basit ve aciz kadın senin dengin değil" demek içindi. Ama Ferkan'ın zihni bu oyuna tamamen kapalıydı. Rüya'nın her hamlesi, ondan daha fazla nefret etmesine neden oluyordu. Geceleri Sevim'den gelen "İyiyim, merak etme" mesajlarıyla ayakta duruyordu, oysa ikisi de biliyordu ki bu cesur bir yalandı.

Kıyamet, İstanbul'da koptu. Kenan, birkaç gündür karısındaki tuhaflığın üzerine bir de iş arkadaşlarından duyduğu dedikodularla (Rüya'nın yeğeninin depoya sürülmesi, Ferkan'ın da aynı günlerde depoda görülmesi gibi) iyice bilenmişti. O akşam eve sarhoş ve öfkeli geldi. Sevim yine telefonuna dalmışken, bir anda üzerine atılıp elindeki telefonu kaptı. Sevim ne kadar yalvarsa da dinlemedi. Telefonun şifresini zorla açtırdı ve mesajları okumaya başladı.

Okudukça yüzü kireç gibi oldu, sonra korkunç bir öfkeyle kızıla döndü. Ferkan'ın aşk dolu sözleri, Sevim'in cevapları, o gizli dünyanın tüm masumiyeti ve tutkusu, Kenan'ın kirli zihninde bir ihanet vesikasına dönüştü. "Demek öyle!" diye kükredi. Önce telefonu bütün gücüyle duvara fırlatıp parçaladı. Sonra dönüp, hayatında ilk defa bütün gücüyle Sevim'e vurdu.

Sevim, aldığı darbeyle yere yığıldı. Kenan onu odaya kilitleyip evden çıktığında, Sevim saatlerce ağladı. Fiziksel acıdan çok, sırlarının ortaya çıkmasının ve Ferkan'ın artık büyük bir tehlikede olmasının korkusunu yaşıyordu. Kırık telefonun parçaları arasında, şans eseri sağlam kalmış SIM kartını buldu. Çeyiz sandığının en dibine sakladığı eski, tuşlu telefonunu çıkardı. Titreyen ellerle kartı taktı ve Ferkan'ın ezberindeki numarasını tuşladı.

O sırada Ferkan, Milano'nun en lüks restoranlarından birinde, Rüya'nın karşısında oturuyordu. Bilmediği bir numaradan gelen aramayı görünce önce tereddüt etti, ama içindeki bir ses açması gerektiğini söyledi. Masadan izin isteyip dışarı çıktı.

"Alo?"

"Ferkan..." Hattın ucundaki ses, Sevim'in hıçkırıklara boğulmuş fısıltısıydı. "Ferkan, o... Kenan... her şeyi öğrendi. Mesajları okudu. Telefonumu kırdı, beni... beni dövdü."

Ferkan'ın kanı dondu. Dünya durdu.

"Sevim, iyi misin? Neredesin?"

"Evdeyim, kilitledi beni. Ferkan, ne olur geri dönme!" diye ağladı Sevim. "Sana yemin ederim zarar verecek. Çok öfkeli, gözü dönmüş. Ne olur gelme..."

Ama Sevim'in bu çaresiz uyarısı, Ferkan'ın içindeki son kontrol mekanizmasını da yıktı. Bu artık bir aşk hikayesi değildi; bu, sevdiği kadını bir canavarın elinden kurtarma meselesiydi. Telefonu kapattı. Yüzünde ne bir korku ne de bir endişe vardı; sadece saf, soğuk ve ölümcül bir öfke.

Restorana geri döndü. Rüya'nın oturduğu masaya yürüdü. Rüya, Ferkan'ın yüzündeki ifadeyi görünce şaşkınlıkla ona baktı.

"Kalk," dedi Ferkan, sesi buz gibiydi. "İstanbul'a dönüyoruz. Şimdi."

Bu bir rica değil, bir emirdi. Oyun bitmişti. Fırtına başlıyordu.

More Chapters