O gün geldiğinde Yaren, artık sadece düşünmekle kalmamış, harekete geçmişti. Ada'nın acısını kalbinde hissetmek artık yeterli değildi; onu kurtarmak, gerçek bir adım atmaktı.
Geceyi gündüze kattı, planlar yaptı, riskleri göze aldı. Her an Ada'yı düşündü; onun korku dolu gözlerini ve çaresizliğini hatırlamak, Yaren'in yüreğine hem acı hem de cesaret verdi.
Ve sonunda, o karanlık odadan çıktı Ada. Yaren'in kollarında ilk kez güvenle nefes aldı, ilk kez gerçekten güvende hissetti. Gözyaşları, korku ve çaresizlikten değil, özgürlüğün hafifliğinden süzüldü.
Yaren, Ada'yı sadece kurtarmakla kalmadı; ona yeniden yaşama, yeniden umut besleme şansı verdi. O an Yaren, Ada'nın gözlerinde kendi cesaretini gördü; Ada ise Yaren'in yanında, yıllarca eksik kalan güven duygusunu buldu.
Yaren, Ada'yı esaretin zincirlerinden kurtardığında, aslında sadece onu değil, kendi ruhunu da güçlendirmiş oldu. Her iki yürek de artık birbirine daha sıkı bağlıydı.
Ada, o andan sonra Yaren'in yanında yalnızca bir kurtarılan değil, en değerli parçası, en güvenli limanı olmuştu. Yaren'in sevgisi, fedakârlığı ve cesareti sayesinde, karanlık yılların ardından ikisi de ışığa adım attı.